© Manşet Haber Gazetesi 2021

 6 ŞUBAT DEPREMİNİ UNUTMUYORUZ, UNUTTURMAYACAĞIZ!

Kırklareli Emek ve  Demokrasi Platformunun çağrısıyla 6 Şubat depremlerinin yıl dönümü dolayısıyla Kırklareli Öğretmenevi yanında bulunan Özgürlük parkında bir basın açıklaması yapıldı.
Basın açıklamasının açılış konuşmasını TMMOB İKK Kırklareli İl Temsilcisi Erol Özkan yaptı.Özkan açıklamasında, Basın açıklamasında katılanları 6 Şubat depreminde hayatını kaybedenler için bir dakikalık saygı duruşuna davet etmesiinin ardından yaptığı açıklamada,6 Şubat depreminin üzerinden 2 yıl geçti! Ne acımız dindi ne de öfkemiz!” dedi.KESK Kırklareli şubeler Platformu adına ise Erdoğan Kahraman söz aldı ve Neler yaşadığımızı unutmamak, unutturmamak adına toplumsal ve hukuksal mücadelemizi devam ettiriyoruz. Dolayısıyla 6 Şubat’ın yıl dönümü geldiğinde hiçbir yöneticinin iktidarın ve muhalefetin imar Barışı ve İmaf afları ile sorumluluk taşıdıklarını ifade ederek hiçbirinin Depremin yaralarını sardık.’ demeye hakkı yoktur” dedi. Hatay milletvekili Can Atalay'ın cezaevinden yazdığı mesajı ise TİP adına Özgür Yücesu okudu.
Kırklareli Emek ve Demokrasi Platformu adına hazırlanan basın açıklamasını ise Jeoloji Mühendisleri Odası Kırklareli İl Temsilcisi Nilay Altıntel okudu.
Altıntel okuduğu basın açıklamasındaBu basın açıklamasını Kırklareli Emek ve Demokrasi Platformu çatısı altında ve TMMOB Kırklareli İl Koordinasyon Kurulunun katkıları ile dayanışma içerisinde gerçekleştiriyoruz.Bugün, 6 Şubat 2023’te yaşanan Kahramanmaraş merkezli depremlerin yıl dönümü.Asrın felaketinin 2. yılında bir kez daha hayatını kaybeden yurttaşlarımızı sevgi ve özlemle anıyoruz. Yakınlarını, ailelerini, sevdiklerini kaybeden tüm yurttaşlarımıza sabır diliyoruz.6 Şubat depremi 11 ilimizi etkileyen ve asrın felaketi olarak değerlendirebileceğimiz çok yönlü bir yıkımı ortaya çıkarmıştır. Ancak bu felaket sadece doğanın değil, insan eliyle yapılan hataların ve ihmalin bir sonucu olmuştur.Resmi açıklamalara göre 53 bin 537 kişinin hayatını kaybettiği depremlerde Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın açıklamalarına göre 39 bin 441 bina deprem anında yıkılmış, yıkılan binalarla birlikte 271 bin 892 bina ise aldıkları hasarlar nedeniyle kullanılamaz hale gelmiştir. Depremde yaşanan kayıplara ve yıkımlara ilişkin tüm veriler aradan geçen iki yılın sonunda hala açıklanmış değildir. topraklarımızın ve nüfusun çok büyük çoğunluğu deprem kuşağında yaşamaktadır. Bizler de bu gerçekle yaşamayı sürdürmek zorundayız. Deprem bir afet değildir. Doğal bir olaydır. Afetlerin, toplumun baş etme kapasitesinin yeterli olmadığı, doğa, teknoloji veya insan kaynaklı olaylar olduğu unutulmamalıdır. Yanlış şehirleşme politikaları, denetimsizlik, imar afları ve rant odaklı yaklaşımlar bu yıkımı kaçınılmaz hale getirmiştir. Bugün burada, hayatını kaybedenleri anarken aynı zamanda sorumluların hesap vermediğini ve benzer felaketlerin yaşanmaması için hala gerekli adımların atılmadığını hatırlatmak istiyoruz.Bizler, hayatını kaybeden binlerce insanımızın anısını yaşatmaya, sorumlular hesap verene ve gerekli önlemler alınana kadar bu mücadeleyi sürdürmeye devam edeceğiz.TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası tarafından Deprem Danışma kurulunun yaptığı toplantı ve değerlendirmeler sonucunda; ülkemiz deprem gerçeğinin topluma ve ilgililere doğru anlatılması, kentlerimiz için birer tehlike kaynağı olan fayların konumu ile hangi yerleşim birimlerini doğrudan etkilediğini de dikkate alarak, Kahramanmaraş ve Hatay illerinin de olduğu 18 kente ait raporlar 2021 yılı ilk yarısında tamamlanmış ve  bu raporlar Cumhurbaşkanı, Meclis Başkanı, TBMM’de grubu bulunan siyasi partilerin genel başkanları, ilgili bakanlıklar, belediye başkanları ve kentlerin tüm milletvekillerine gönderilmiştir. Uyarı niteliğinde ve olası bir depremin sonuçlarına dair çerçeve çizen, 400’e yakın isme gönderilen bu raporlara ne yazıkki bir yetkili dahi yanıt vermemiştir. Bu hatalar, binlerce insanın yaşamına mal olmuştur. İnsanlarımız, ihmal sonucu enkaz altında kalmış, saatlerce yardım beklemiş ve kurtarılamamıştır.Deprem yalnızca binaları değil, kriz yönetimi sistemini de yerle bir etmiştir. İmar afları ile kaçak binalar yasallaştırılıp, deprem gerçeği göz ardı edilmiştir. Deprem sonrası müdahale yetersiz kalmış, enkaz altında kalan binlerce insan zamanında kurtarılamamıştır. AFAD ve diğer resmi kurumlar koordinasyonu sağlayamamış, ekipler geç sevk edilmiştir. Çadır ve konteyner krizi yaşanmış, insanlar soğukta ve açlık içinde günlerce yardım beklemiştir. Uluslararası ve yerel yardımlar organize edilememiş, bölgeye lojistik destek zamanında ulaştırılamamıştır. Yıkılan binaların müteahhitleri ve sorumlular hakkında etkin bir hukuki süreç işletilmemiştir.Devletin görevi, halkını korumak ve felaketlere hazırlıklı olmaktır. Ancak, bu büyük felakette yıllardır süregelen hatalar, denetimsizlik, liyakatsiz kadrolar ve rant odaklı politikalar yüzünden binlerce insanımız hayatını kaybetti. Ve ne yazık ki bu felaketin sorumluları hâlâ hesap vermedi!Bizler bu 2 yıla dönüp baktığımızda üzülerek görüyoruz ki ilk gün hangi sorunlarla boğuşuyorsak bugün de hala aynı sorunları çözmeye çalışmaktayız.Deprem bölgesinde insanlarımız eğitim, sağlık, barınma, beslenme ve sağlıklı su hakkı gibi pek çok hak ve kamusal hizmetten hala mahrum kalmaktadır.Vatandaşlarımızın bir kısmı insani gereksinimlerin yeterince dikkate alınmadığı geçici barınma alanlarında, bir kısmı hasarlı evlerinin önüne kurdukları çadırlarda, barakalarda ağır kış koşullarında yaşamını sürdürmeye çalışmaktadır.Yalnızca depremle yıkılan 11 ilimiz değil, bizler, koca bir ülke olarak hala enkaz altındayız.Üstelik bu enkazın altında yalnızca insanlarımız, şehirlerimiz değil, devletin tüm mekanizmaları kurum ve kuruluşları da kalmıştır. Her türlü tehlike ve tehdit karşısında, etkilenme olasılığına sahip yerleşmelerin, toplumların ve tüm sistemlerin; kendilerini koruma, sistemin işleyişini güvence altına alma, kısa sürede yeniden yapılanma ve değişime uyum sağlama için gerekli kaynaklara sahip olması ve bu kaynakları etkin kullanım becerisi ile afetlere karşı dirençli kentler inşa etmek zorundayız.Depreme dayanıklı yerleşim alanları ve yapılar tasarlamanın, üretmenin, deprem hasarı ve can kayıplarının azaltılmasının bilinen tek yolu mühendis, mimar ve şehir plancılığı hizmetlerinin eksiksiz bir şekilde uygulanmasıdır.Ranta, sermayenin sınırsız kar hırsına teslim olmadan bilimin ve tekniğin yol göstericiliğinde barınma ve kentleşme politikalarını kamucu bir anlayışla hayata geçirmektir. İnsandan, yaşamdan, çevreden kültürel ve tarihsel mirastan yana tercih yapmaktır.Ülkemizin yıllar içinde enkaz altında kalmaması için, bilimin, tekniğin ve doğanın sesine kulak verilmelidir.
 6 ŞUBAT DEPREMİNİ UNUTMUYORUZ, UNUTTURMAYACAĞIZ! dedi.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER