© Manşet Haber Gazetesi 2021

HÜLYA GÜLBAHAR 'A ULUSLARARASI ÖDÜL VERİLDİ

Eşitlik için Kadın Platformu ( EŞİK )2023 yılı İnsan Hakları Lalesi Ödülü, Hülya Gülbahar'a verilmesi ile ilgili bir yazılı açıklama yaptı.
EŞİK tarafından yapılan yazılı açıklamada,Eşitlik İzleme Kadın Grubu - EŞİTİZ de dahil olmak üzere pek çok kadın grubunun kurucuları arasında yer alan ve Eşitlik İçin Kadın Platformu - EŞİK’in kurulmasına çok emek veren Avukat Hülya Gülbahar, dünya çapında belirlenen insan hakları savunucuları arasından seçilerek 2023 İnsan Hakları Lâlesi ile ödüllendirildi.İnsan Hakları Lâlesi, Hollanda Dışişleri Bakanlığı’nca her sene çeşitli ülkelerden yapılan seçimlerde finale kalan 10 ayrı insan hakları savunucusuna veriliyor. Daha sonra, 10 hak savunucusu içinden önce ilk 3 kişi, son olarak da büyük ödülün sahibi belirleniyor. Dünya genelinde insan haklarını koruma, ilerletme ve farkındalık yaratma çalışmalarını desteklemek amacıyla verilen ödülün 2023 yılında sahibi Hülya Gülbahar oldu.Yapılan yazılı açıklamada,Hülya Gülbahar, Türkiye kadın hareketine 40 yılı aşkın süredir emek vermiş bir feminist ve aktivisttir. Aynı zamanda, hukuku geliştiren yorumlar yapmaktan çekinmeyen, mesleki heyecanını ve öğrenme isteğini kaybetmemiş, hakları ihlal edilen herkes ve tüm gruplar için mücadele eden bir insan hakları avukatıdır. Eşitlik İzleme Kadın Grubu (EŞİTİZ), Eşitlik İçin Kadın Platformu (EŞİK) gibi çok sayıda kadın grubu ve platformunun kurucularındandır. Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı'nın kurucular kurulu üyesi ve on yıllardır gönüllü avukatlarındandır. 1998 yılından beri sürdürülen Sığınaklar Kurultayı’nı başlatanlardandır. Kadın Kurultayı e-posta grubu, Medeni Yasa Kadın Platformu, TCK Kadın Platformu, TCK 103 Çocuk Cinsel İstismarı Affına Karşı Kadın Platformu, Şiddete Son Platformu, Anayasa Kadın Platformu, İstanbul Sözleşmesi Türkiye İzleme Platformu, Nafaka Hakkı Kadın Platformu’nun kurucu üyelerinden ve sözcülerindendir. 
2007-2010 arasında Kadın Adayları Destekleme Derneği’nin (KA.DER) genel başkanlığını yaptı. Kadınları hedef alan şiddetin her türlüsüyle mücadeleyi amaçlayan 6284 sayılı Şiddetle Mücadele Yasası’nın mimarlarındandır. Gülbahar halen Kadın Eserleri Kütüphanesi ve Bilgi Merkezi Vakfı ve Kadınlarla Dayanışma Vakfı (KADAV) yönetim kurulu üyesi. Kadın Emeği ve İstihdamı Girişimi (KEİG), Kadının İnsan Hakları - Yeni Çözümler Derneği gibi bir çok kadın örgütünün çalışmalarına destek verdi, veriyor. Çeşitli kurum ve kuruluşlarda, kadına yönelik şiddet ve kadın hakları ile ilgili eğitimler veriyor, konferanslara, radyo ve televizyon programlarına katılıyor. İstanbul’da serbest avukat olarak çalışıyor.2009'da Özgürlükçü Anayasa, 2016'da Önce Demokrasi karma platformlarının kurucuları arasında yer aldı. Barış Akademisyenleri davalarında ve insan hakları akvisitlerinin yargılandığı Büyükada Davası gibi davalarda avukatlık yaptı. İnsan Hakları Gündemi Derneği üyesi. 
2023 yılında Hollanda Dışişleri Bakanlığı’nın verdiği İnsan Hakları Lalesi ödülüne layık görülen Gülbahar; 2022 yılında Antalya Barosu'nca verilen Uğur Mumcu Özel Ödülü; 2021'de SES Eşitlik ve Dayanışma Derneği'nin Yılın Kadınları Ödülü; 2016'da Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği Bilim Ödülü; 2012'de İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nin İnsan Hakları Onur Ödülü'ne layık görüldü.İnsan Hakları Lalesi ödülü hakkında Dünyanın çeşitli ülkelerinden aday gösterilen insan hakları savunucuları arasından 10 kişi adaylaştırılmış ve her biri kendi ülkesinde yapılan törenlerle İnsan Hakları Lalesi ödülünü almıştı. Her biri büyük ödüle aday olan 10 hak savunucusu; Türkiye, Brezilya, Kongo Demokratik Cumhuriyeti, Meksika, Güney Afrika Cumhuriyeti, Libya, Letonya, Ukrayna, Burma/Myanmar ve Irak’tan seçildi. Daha sonra 10 aday arasından 3 finalist belirlendi; Türkiye’den Hülya Gülbahar, Brezilya’dan Claudelice dos Santos ve Kongo’dan Julienne Baseke 3 kişilik son listeye girdi. Finale kalan üç aday, insan hakları alanında çalışan bağımsız uzmanlar ve hak savunucularından oluşan bir jüri tarafından belirlendi ve bu seçim sürecine liseli öğrenciler de dahil edildi. Öğrencilerin ve jürinin özel olarak önemsediği konunun, Gülbahar’ın 40 yıldır süren mücadelesi ve özellikle ortak örgütlenmelerin oluşturulmasına katkıları olduğu açıklandı. Hollanda Dışişleri Bakanı Hanke Bruins Slot, bu üç finalist hak savunucusu arasından seçim yaparak birinciyi belirledi. Ödülün Hülya Gülbahar’a verildiği, 14 Aralık 2023 tarihinde Lahey Barış Sarayı'ndaki bir törende, bizzat Dışişleri Bakanı Hanke Bruins Slot tarafından açıklandı. Ödül töreninde, Gülbahar'ın aktif olarak içinde bulunduğu son dönem yürütülen kampanyalar arasında, pandeminin başında düzenlenen ve kadınların mücadele stratejilerinin tartışıldığı EŞİTİZ Söyleşileri, çocuk cinsel istismarı faillerine af getirilmesini önlemek amacıyla kurulan TCK 103 Kadın Platformu, Eşitlik İçin Kadın Platformu’nun kuruluşu ve İstanbul Sözleşmesi duruşmalarındaki savunuculuk faaliyetlerine pek çok atıf yapıldı.Bruins Slot ödülü takdim ederken yaptığı konuşmasında, Gülbahar'ın 40 yıllık mücadelesini kutlayarak şunları söyledi: 
“İnsan hakları; savaş, yoksulluk ve iklim değişikliği gibi zamanımızın önemli sorunlarına karşı mücadele etmek için elimizde bulunan en önemli kaynaklardan biridir. Ancak eylem olmadan, insan hakları sadece sözlerden ibaret, sadece İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nden birkaç cümledir. İnsan Hakları Lâlesi adayları bunu derinlemesine anlıyorlar. Hepsi özverili çabalarıyla insanlar ve toplumlar için gerçek bir fark yaratıyorlar.” Bu ödülün, bizler için çok zor geçen 2023 senesinde, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 100. yılında, Türkiye’de kadın hakları, insan hakları ve demokrasi mücadelesine büyük emek vermiş olan mücadele arkadaşımıza verilmiş olmasını çok önemli ve anlamlı buluyoruz. Hülya Gülbahar’ın ödül töreninde yaptığı konuşmadan satır başları EŞİTİZ ve EŞİK’ten Özlem Altıok’un, EŞİK gönüllüleri Serap Dalkılıç ve Meryem Turan’ın da katıldığı törende ödülü kabul ederken Gülbahar'ın da vurguladığı gibi:“Bu yıl böyle bir ödüle aday gösterilmek ve böyle bir ödülü almak 2023 yılında çok özel bir önem taşıyor. Gerçekten dünya olarak, az önceki konuşmalarda da vurgulandı, çok özel bir süreçten geçiyoruz. 1789 Fransız Devrimi’nden yüzlerce yıl, BM İnsan Hakları Beyannamesi’nden 75 yıl sonra, hala dünyada yaşam hakkı, özgürlük hakkı gibi en temel insan haklarını savunmaya çalışıyoruz ve ne yazık ki insan hakları kavramının kendisine düşman politik akımlar oluştu dünyada. Bu çok yeni bir şey; çok örgütlü, sürekli olarak tabanını genişleten, iktidarları ele geçiren bir karşı dalgayla karşı karşıyayız. Dolayısıyla insan hakları savunucularının, insan hakları kavramına inanan herkesin yeniden düşünmesi gereken bir süreçten geçiyoruz. Hep şunun altını çizmeye çalışıyorum; Hindistan'da da olsa, Macaristan’da da olsa, Amerika Birleşik Devletleri’nde de olsa, Arjantin’de de olsa insan haklarına karşı çıkan bütün politikalar ve politikacılar merkezine öncelikle kadının insan haklarını alıyor. Öncelikle kadınların bedenlerini ve hayatlarını kendi kontrollerine almak istiyorlar. Rastlantı değil bütün bu ülkelerde öncelikle kürtaj hakkına karşı çıkılması. Rastlantı değil bütün bu ülkelerde LGBT düşmanlığının birden canlanmış olması. Onun için bu evrensel ortaklığı görüp, insan haklarının bütünü ve aynı zamanda tabii ki kadının insan hakları için hep beraber çalışmak çok önemli, çünkü hepsi bir bütün. Sadece kadının haklarını savunamazsınız, aynı zamanda siyasi tutsakların haklarını da savunacaksınız, aynı zamanda doğanın haklarını da savunacaksınız... Bunları birbirinden ayıramazsınız ve biz EŞİK olarak, Türkiye kadın hareketi olarak, bunun çok farkındayız.” 
Gülbahar, törende bulunanları duygulandıran konuşmasına şöyle devam etti:
“Dünyanın dört bir yanında kadınlar çok ciddi bir şekilde mücadele ediyor. Aşkla tutkuyla mücadele ediyor. Ben bugün burada bu kürsüde konuştuğum için kendimi çok şanslı hissediyorum ama bunun mücadelesini de hep beraber verdik. 1789’daki Fransız Devrimi’nin yazdığı İnsan Hakları Beyannamesi’nin sadece erkek hakları olarak formüle edilmesine karşın Olympe de Gouges ve arkadaşları diğer kadınlar itiraz etmişlerdi: ‘Siz sadece erkek haklarından bahsediyorsunuz. Biz o zaman oturup kadının insan hakları bildirisini yazacağız’ demişlerdi. Olympe de Gouges, ‘Kadınların giyotine gönderilme hakkı varsa, kürsüye çıkma hakkı da olmalı’ demişti. Her kürsüye çıkışımda, bir kadın olarak, Olympe de Gouges’un ve diğer bütün kadınların mücadelesini, her seferinde mutlaka saygıyla anmak istiyorum. Özellikle Türkiye’de kadınlara ayrı okul, kadınlara ayrı cami, kadınlara ayrı hastane, kadınlara ayrı otobüs gibi kadınlarla erkekleri ayırmak isteyen bir toplum yaratma mücadelesine karşı çıkıyoruz. Çünkü Türkiye’yi Afganistan yapmak isteyen çok ciddi bir topluluk olduğunu görüyoruz. Buna gender apartheid diyoruz. EŞİK'te Afganistan ve İran’lı kadınlarla dayanışıyoruz. Taliban, İŞİD ya da benzeri örgütlerin yaratmak istedikleri toplumun gender apartheid’ına hep beraber izin vermeyelim diyoruz.” Dünya çapında verilen bu önemli insan hakları ödülünün bu yıl "kadının insan hakları" alanında verilmesini çok anlamlı buluyoruz. Kadının insan hakları için kadınların verdiği küresel mücadelenin tanınması yolundaki adımlardan biri olarak görüyoruz. Ayrıca, bu ödül için Türkiye kadın hareketinin ve mücadele arkadaşımız Hülya Gülbahar'ın seçilmiş olmasının gururunu da taşıyoruz. Her türlü fikir, inanç ve siyasi görüş ayrılıklarına rağmen ortak sorunlara karşı ortak ve örgütlü mücadelenin önemini vurgulayarak verilen bu ödülden dolayı sevgili Hülya Gülbahar’ı gönülden kutluyoruz.Feminist mücadeleyi bitmeyen enerjisi ve umuduyla ülkenin her köşesine taşımak için yıllardır gitmedik yer, buluşmadık kadın, konuşmadık salon bırakmayan; yeni dostlar edinmeye, yeni kadınlarla ve örgütlenmelerle tanışmaya olan tutkusuna hayran kaldığımız; eleştirel aklı ve politik öngörüsüyle geleceği okumakta mahir bir kadın… İyi ki varsın ve iyi ki birlikte mücadele ediyoruz Hülya Gülbahar!EŞİTİZ olarak kurucularından biri olduğumuz EŞİK’te sık sık vurguladığımız ve Gülbahar’ın konuşmasını sonlandırırken de söylediği gibi: 
"Her ne olursa olsun hayatlarımızdan vazgeçmeyeceğiz, haklarımızdan vazgeçmeyeceğiz ama en önemlisi hayallerimizden vazgeçmeyeceğiz. Herkes için eşit, herkes için özgür, herkes için adil bir dünyanın mümkün olduğunu, bu en kötü koşullarda bile mümkün olduğunu, biliyoruz "denildi.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER