Faşizm Aile Diyor Kadınlar Mücadeleyi Büyütüyor



Faşizm Aile Diyor Kadınlar Mücadeleyi Büyütüyor
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü nedeniyle Kırklareli'li kadınların bir araya gelerek oluşturduğu KADIN DAYANIŞMASI tarafından yüzlerce kadının katılımı ile bir basın açıklaması yapıldı.
Kırklareli Öğretmenevi yanındaki Özgürlük Parkında yapılan basın açıklamasının açılış konuşmasını İlkay Budak Cinkılıç yaptı.Cinkılıç konuşmasında, 2025 yılını aile yılı yapmışlar bize mi sordunuz.Kime sordunuz.? diyerek tepki gösterdi ve bizde kadınlar olarak 2025 yılını ''KADINLAR YILI'' olarak ilan ettik dedi.
Kadın Dayanışması tarafından hazırlanan basın açıklamasını ise Deniz Öztekin okudu.Öztekin okuduğu açıklamada,
8 Mart 1857’de New Yorklu 40.000 kadın dokuma işçisinin eşit işe eşit ücret talebi ile başlattıkları grev sırasında polisin müdahalesi ile çıkan yangında 129 kadın hayatını kaybetti. Bu sebeple 8 Mart kadın mücadele tarihinin simge günlerinden biri haline geldi. Yıllardır olduğu gibi bu yılda aynı kararlılıkla ataerkil sisteme ve kapitalizme karşı New Yorklu kadınlardan devraldığımız isyanımızla sokakları ve meydanları dolduruyoruz.8 Mart Kadınların Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü’nde yaşam hakkımıza, eşitlik ve özgürlüğümüze sahip çıkıyor ve mücadelemizi büyütüyoruz.İktidar 2002 yılından itibaren kadın düşmanı politikaları ile kadınların mücadele ile elde ettiği kazanımlara saldırmaktadır. Her gün bir kadın cinayetinin gerçekleştiği ülkede kadına yönelik şiddetin önlenmesi açısından son derece önemli olan İstanbul Sözleşmesi’nden hukuksuzca çekilmesi kadın cinayetlerinin politik olduğunun kanıtı niteliğindedir. Kadın cinayetlerinin önlenmesi için yeterli adımların atılmadığı, şiddet faillerinin cezasız kaldığı ve kadınların korunmasına yönelik yasaların etkili bir şekilde uygulanmadığı ülkemizde siyasi iktidar bu cinayetlerden birinci derecede sorumludur.
Kadını birey olarak görmeyen, aile içinde toplumsal cinsiyet rollerine hapsedip ve kadını kamusal alandan uzaklaştırmaya çalışan iktidar en son 2025 yılını “Aile Yılı” olarak ilan etmiştir. Aile söylemlerinin altında kadınlara biçilen rolün, dayatılanın ne olduğunu çok iyi biliyoruz. AKP'nin "Aile Yılı", kutsallaştırılmış aile politikaları, kadınları geleneksel aile yapısı içinde tutmayı ve onları ev içi rollerle sınırlandırmayı ve sosyal bir devletin yapması gereken bakım ve yeniden üretim emeğini kadınların omuzlarına yüklemeyi hedeflemektedir. Bu durum, kadınların kamusal alandaki varlığını zayıflatmayı ve ekonomik bağımsızlıklarını kısıtlamayı amaçlayan bir yaklaşımı yansıtmaktadır. Özellikle kadınların iş hayatı ile aile yaşamını uyumlaştırma adı altında sunulan esnek çalışma modelleri, kadınların istihdamdan tamamen çekilmesine yol açma riski taşımaktadır. Kadınların kendi yaşamları üzerinde karar verme haklarını gasp edilirken, aynı zamanda ekonomik ve sosyal yükleri de artırmaktadır. Aile Yılı kapsamında sunulan maddi teşvikler, kadınları borçlandırarak yeni bir esaret biçimi olan modern köleleri ortaya çıkarmaktadır.Özellikle kısmi süreli çalışma oranının 2028 yılına kadar %12,3'e çıkarılması hedefi, kadınların tam zamanlı, güvenceli ve kamusal işlerden uzaklaşmasına neden olacak ve iş gücü piyasasında "ikincil" bir konuma itilecektir. Kadınların ev ve çocuk bakımı sorumlulukları nedeniyle tam zamanlı çalışamayacağı varsayımı, onları düşük ücretli, güvencesiz ve esnek işlere yönlendirecektir. Bu durum toplumsal cinsiyet eşitsizliğini, kadın yoksulluğunu daha da derinleştirecek hane içinde kadına yönelen şiddet ve baskının artışına neden olacaktır.İktidarın gerici politikalarını hayata geçirmesinde en büyük destekçisi olan diyanet verdiği fetvalarla, yaptığı çalışmalarla kadın düşmanlığını açık etmekte ve kadını sadece aile içinde toplumsal cinsiyet rollerine uygun olarak var etmeye çalışmaktadır. Aile ve rehberlik büroları, evlilik öncesi eğitim programları, aile ve boşanma konusunda verdiği gerici fetvalar kadını aileye hapsetmenin, emeğini sömürmenin meşrulaştırılmasına yönelik adımlardır. Toplumsal cinsiyet eşitliği, dinci gericiliğin dindar bir toplum yaratma doğrultusunda müdahale ettiği alanların başında gelmektedir. Kamusal alanda eşit yurttaşlık hakkı tanıyan laiklik iktidarın hedefindedir. O nedenle laiklik mücadelesi kadın olarak var olabilmemizin olmazsa olmazı ve eşitlik ve özgürlük mücadelemizin ana hattımızdır. Kapitalist ataerkil düzenin devamı siyasal ideolojilerine uygun ucuz emek, savaşacak askerlerin yetiştirilmesi, kamusal sorumluluklarından onları kurtaracak karşılıksız bakım yüklerini sömürecekleri, makbul kadınların varlığına bağlıdır. Tam da bu koşullarda çalışma yasalarında annelik değil ebeveynlik vurgusunun, kamusal hizmetlerin, kreşlerin, emzirme izni, süt yardımı, toplu taşıma indirimleri, üreme sağlığı dahil olmak üzere sağlık hakları gibi yeniden üretimle ilişkili hakları da talep etmek, eşit ücret, eşitlik, özgürlük ve emek mücadelemiz için çok büyük önem taşımaktadır. Emperyalist ülkeler kendi ihtiyaçları çerçevesinde savaş ve çatışmalarla bütün dünyayı istedikleri şekilde biçimlendirmeye devam etmektedir. Emperyalist politikalar sonucu halklar, farklı mezhep ve inanç grupları birbirine düşman edilmekte, toplumsal barış imkânı yok edilmektedir. Bu çatışma ve savaş politikalarından ise en çok kadınlar ve çocuklar etkilenmektedir. Savaş ve çatışma ortamlarında yaşanan göçler ayrı sorunlara neden olmakta, kadınları şiddete ve yoksulluğa daha açık hale getirmektedir. Emperyalist ülkelerin korumasında Ortadoğu’da iktidara taşınan cihatçı gruplar kadınlar için karanlıktan başka bir şey vaat etmektedir. Ülkemizde yaşanan 6 Şubat Depreminden hem fiziksel hem ekonomik anlamda en çok etkilenenler kadınlar olmuştur. Depremden sonra hala geçici barınak alanlarında kalan kadınlar hijyen, güvenlik ile ilgili sorunlar yaşamaktadır. Ekonomik güvencesizlik ve bakım yükünün artması da kadınları derinden etkilemektedir. Var olan bu sorunların hala kalıcı çözüme ulaşmaması yaşanan acının daha da derinleşmesine neden olmaktadır.Tüm bu gerici ve faşist kuşatmaya karşı kadınlar olarak AKP İktidarının “aile yılı” ilan ettiği bu yılı “kadın yılı” ilan ediyoruz. Kırklareli Kadın Dayanışması olarak kadın kazanımlarına dönük saldırılara, kadın yoksulluğuna, savaşa, kadın emeğinin güvencesizleştirilmesine ve görülmemesine, işyerlerimizde yaşadığımız ayrımcılığa, şiddete ve tacize karşı isyanımızı birleştireceğiz, alanlarda, işyerlerinde olmaya devam edeceğiz.
8 Mart Kadınların Uluslararası Birlik Mücadele ve Dayanışma Günü'nde omuz omuza direnmeye devam edeceğiz.
YAŞASIN KADINLARIN ÖRGÜTLÜ MÜCADELESİ KIRKLARELİ KADIN DAYANIŞMASI dedi.

Videolar için YouTube kanalımıza abone olmayı unutmayın!
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.