Kanlı Yasa'ya Bir Tepkide Baro'dan Geldi
AKP tarafından meclis gündemine getirilen ve çeşitli basın açıklaması ve tepkilere rağmen sokak köpeklerinin iğne ile uyutulmasını öngören ve kamuoyunda 'Kanlı Yasa' olarak tanımlanan Hayvanları Koruma Kanunu'nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulunda AKP ve MHP oylarıyla kabul edilerek yasalaşmasına rağmen tepkilerde devam ediyor.
Kırklareli Barosu Hayvan Hakları Komisyonu da 22.08.2024 tarih saat 14.00 te Baro toplantı salonunda bir basın açıklaması yaparak yasaya karşı tepkilerini dile getirerek bir basın açıklaması düzenledi.Basın açıklamasını Av.Emrecan Güven okudu.Güven okuduğu basın açıklamasında,Türkiye Büyük Millet Meclisi aracılığı ve milletvekillerinin çalışmaları ile Türkiye’deki tüm sokak köpeklerinin öldürülmesinin önünü açan, hayvan hakları savunucuları tarafından “Katliam Yasası” olarak adlandırılan yasa geçtiğimiz günlerde Türkiye’de yürürlüğe girdi. Yasaya göre yasaklı ırkların, insan ve çevre sağlığına tehlike oluşturduğu iddia edilen hayvanların, tedavi edilebilen veya edilemeyen hastalığı bulunan hayvanların belediyelerce öldürülmesine izin verilirken, hayvanların sahiplendirilene kadar barınaklarda esir tutulması da zorunlu hale getirildi.
Türkiye’deki barınakların mevcut durumu bilindiğinden, bu yasanın toplu katliamlara sebebiyet vereceği hayvan hakları savunucuları tarafından kamuoyu ile paylaşılmış ve halkın geniş kitlelerinde büyük tepki toplanmıştı. Ülkenin önde gelen anket şirketleri tarafından yapılan anketlerde, kamuoyunun %80’inden fazlasının ötanazi adı altında hayvanların öldürülmesine ve bu yasaya karşı olduğu ortaya konmuştu.Türk Veteriner Hekimler Birliği’nin, Türkiye Tabipler Birliği’nin, Türkiye Barolar Birliği’nin ve farklı hak alanlarında çalışan birçok sivil toplum kuruluşunun da söz konusu yasanın iddia edilenin aksine toplum sağlığını güvenceye almayacağı ve toplum vicdanını derinden yaralayacağı yönünde resmî açıklamalarda bulunmasına karşılık, Katliam Yasası meclis tatile girmeden hemen önce alelacele tarafımızca seçilmişlerin oyları ile yasalaştırıldı ve yürürlüğe girdi. İktidar ya da muhalefet partisi farketmeksizin her ne kadar bireysel olarak ötanaziye karşı olduğu yönünde çeşitli belediyelerden açıklamalarda bulunulsa da bu belediyelerdeki hayvanların yaşamının güvende olduğuna asla emin olamıyoruz.Bunun bir nedeni kanunun eski halinde yer alan "kısırlaştır, aşılat, yerinde yaşat" metodundan hayvanların tecrit edilmesi metoduna geçilmesi ve bu metoda karşı muhalefet partilerinin bu uygulamaya karşı olduklarına dair yakın zamanda yaptıkları açıklamalara rağmen muahefet partilerine ait belediyelerden de köpeklerin kaybolması yada öldürülüp çöplüklere atılması yönünde gelen haberlerdir.
Ayrıca belli bir bütçeyi barınak inşası, hayvanların toplatılması gibi işlere ayırmayan belediye başkanlarının hapis cezasına çarptırılabileceği için yasanın nasıl uygulanacağı ve nasıl bir kaos ortaya çıkacağı belirsizliğini hâlâ koruyor. Kanun teklifinin yürürlüğe girmesi akabinde Niğde ve Altındağ belediyelerinden gelen görüntülerden ortaya çıktığı üzere, belediyeler toplu katliam konusunda şüpheli durumdadırlar. "Saldırgan köpek" bahanesi öne sürülerek getirilen yasayı uyguladığını veya ölümlerin “doğal ölüm, trafik kazası ve hastalık kaynaklı” olduğunu iddia eden belediyelerden biri olan Niğde Belediye’sinin barınak arazisinde büyük bir toplu mezar bulundu. Öldürülen köpekler arasında üç bacaklı, yeni doğum yapmış ve bölgedeki gönüllüler tarafından bakılıp sevilen bir anne köpeğin de cesedi bulundu. Köpeklerin kanlar içinde olması, veteriner hekimler tarafından doğal ölüm ile değil farklı yollardan katliam gerçekleştirilerek öldürüldükleri anlamına geldiği şeklinde yorumlanıyor. Niğde’nin hemen ardından, Türkiye’nin başkenti Ankara’nın Altındağ ilçesine ait barınağın arazisinde de toplu bir mezar bulundu. Bu toplu mezar içerisinde de oldukça kötü bir şekilde gömülmüş veya torbalarla atılmış köpek cesetleri tespit edildi. Hayvanların vücutları deforme olduğundan ve kanlar içinde bulunduğundan bu ölümlerin de “doğal ölüm” olmadığı açık bir şekilde anlaşılabiliyor. Hayvanların bedenleri toprak altından çıkarılarak inceleme için yetkili merciler tarafından alındı. Olayı takip eden Ankara Barosu Hayvan Hakları Merkezi avukatları, veteriner hekimlerin hayvanların zehirli bir madde ile öldürüldüğü yönünde bir ilk izlenime ulaştıklarını açıkladılar. Türkiye’de daha önce gerçekleşen toplu ölümlerden edinilen bilgi ve deneyim ışığında, kullanılan zehirli maddelerin çamaşır suyu veya böcek ilacı gibi kimyasal maddeler olduğu düşünülüyor.Gelinen bu süreçte yargı bağımsızlığının fiilen ortadan kaldırılmış olması sebebiyle yürütülecek hukuki süreçlerin sonucu konusunda hepimiz endişeliyiz.Çünkü daha önce Elazığ’da, Konya’da, Beykoz’daki barınaklarda gerçekleştirilen toplu ölümlere dair yürütülen hukuki süreçlerde bir sonuca ulaşılamadı, belediye yetkilileri yargılanmadı, failler toplum arasına salındı, hatta barınaklarda çalışmaya devam ettiler.Türkiye’deki hayvan hakları savunucuları bu anlattığımız sebeplerden kaynaklı olarak toplumun tüm kesimlerini dayanışmaya çağırıyor.
Yeni kanun teklifinden sonra tehlikede olan tüm hayvanlar adına ses çıkaracağımızı, hayvanların bu adeletsizliğe ve vicdansızlığa mahkum edilmesine izin vermeyeceğimizi kamuoyuna saygı ile bildiririz dedi.
Videolar için YouTube kanalımıza abone olmayı unutmayın!
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.