“ÖLÜLERİ ALMAK İÇİN GELDİLER”

Kırklareli iline bağlı Demirköy ilçesi İğneada Sisli Vadi’de yaşanan sel felaketinde hayatlarını kaybeden 6 kişi adına Dr. Selman Bağış ve Mihriban Bağış'ın annesi Safiye Yaşa ve avukatları Kırklareli Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunarak olayda adı geçen kamu görevlilerin  “Kasten Adam Öldürmekten Ceza Alsınlar” talebiyle dilekçe verdi.

Sel felaketinde hayatını kaybeden Dr. Selman ve Mihriban Bağış'ın annesi Safiye Yaşa, avukatları ve sel felaketinde hayatını kurtaran bir tanıkla birlikte soruşturmanın genişletilmesi amacıyla Kırklareli Cumhuriyet Başsavcılığına dilekçeyle müracaat etti. Ardından aileler ve avukatlar Kırklareli Baro Başkanı Turgay Hınız'ı ziyaret ederek bir süre görüşerek Baro salonunda Kırklareli Baro Başkanı Turgay Hınız, İl Genel Meclis Başkanı Aydın Karakoç, CHP il ilçe temsilcileri ve bazı STK temsilcilerinin de katılımıyla bir basın toplantısı yaptı.

“Elimizden Geleni Yapacağız”

Basın toplantısında ilk açıklamayı yapan Av. Mehtap Kaya sel felaketinde yaşanan süreç ile ilgili bilgiler verdi. Av. Kaya, “Bilindiği üzere 5 Eylül tarihinde bölgemizde bir sel felaketi meydana gelmiştir. Söz konusu felakette 6 vatandaşımız elim bir şekilde yaşamdan koparılmıştır. Bu vefatların nedenini bir doğal afet ile ilişkilendirmek mümkün değildir. Nitekim Kırklareli Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen bir soruşturma mevcuttur. Yapılan soruşturma kapsamında birbirini takip eden ihmallerin olduğu tespit edilmiştir. Savcılık soruşturmayı son derece titizlikle yürütmektedir. Zaten bu kapsamda 3 kişi tutuklandı, 2 kişi de adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Yargılanmaları da devam etmektedir. Sisli Vadi adı altındaki bu yer bir dere yatağıdır. Birinci derece tarım arazisi olan bu bölgeye bilinçsiz bir şekilde yapılan ve maalesef kamunun da ihmallerinin söz konusu olduğu yerde 6 vatandaşımız hayattan koparılmıştır. Kamu yararı denilerek buraya bir turizm işletmesi yapılması karar alınmış. Biz mağdur vekilleri olarak bu olayda ihmalleri olan herkesin, hem vatandaşların hem de kamu kurumlarının olaya dahil edilip, soruşturmanın genişletilmesi için elimizden geleni yapacağız” dedi.

“Kasten Ölümüne Sebebiyet Vermekten Yargılanmasını İstiyorum”

Selde kızını ve damadını kaybeden Safiye Yaşa ise gözyaşlarıyla yaptığı açıklamada şunları söyledi: “5 Eylül 2023 günü Kırklareli İğneada Demirköy mevkiindeki sisli Vadi Bungalov tesislerinde kızım Mihriban Yaşa Bağışlar ve damadım Selman Bağışlar’ı kaybettik. Sisli Vadi Bungalov tesisi yetkilerinin de söylediği gibi orası kaçak ruhsatsız ve mühürlüdür. Yıkım kararı alınmasına rağmen mühür dönemin Valisi Osman Bilgin tarafından kırılarak işletilmeye devam edilmiştir. Dere yatağına yapılan Sisli Vadi bungalov tesisi derenin asıl akmakta olan yatağı geceleri iş makinesi çalıştırarak dere etrafındaki ağaçların kökü kazılmak suretiyle devrilmesi sağlanmıştır. Sabahları ise Orman İşletmesine haber verilip kendiliğinden devrilmiş gibi gösterilen ağaçların kaldırılması istenmiştir. Bu işlemle derenin asıl akmakta olan kendi yolu değiştirilmiştir. Derenin yatağına da kızım Mihriban Yaşa Bağışlar ile eniştem Selman Bağışlar içinde hayatlarını kaybetmiş oldukları bungalov evler yapılmıştır. Bu durum bilirkişi raporu ile de tespit edilebilecek bir durumdur. Bu hususta bilirkişi tayini ile derenin yatağını değiştirerek değiştirildiğinin tespit edilmesini savcılık makamından talep ediyorum. Bülent Bayrak'ın Savcılığa vermiş olduğu kendi ifadesinde proje planlaması yönetilmesi karar alma ve uygulamada  projenin sahibinin kendisi olduğu söylenmiştir. Bilirkişi dere yatağının değiştiğini tespit ettiğinde dere yatağını değiştiren İşletmenin ve projenin sahibi Bülent Bayrak olduğu apaçık ortaya çıkacaktır. Bu sebep de buradaki can kayıplarından tamamından Bülent Bayrak sorumludur. Tesisin proje sahibi olan Bülent Bayrak insanların konaklaması için kurduğu bu tesisin dere yatağında olduğundan dolayı sadece afet meydana geldiğinde can kaybı olacağını bilmemesi mümkün değildir. Bu durumdan mütevellit Bülent Bayrak, kızım Mihriban Yaşa Bağışlar ve damadım Selman Bağışlar'ın kasten ölümüne sebebiyet vermekten yargılanmasını istiyorum. Bu sel felaketinde kızım Mihriban Yaşa Bağışlar ve damadım Selman Bağışlar'ın ölümüne asıl sebebiyet veren sel değil, dere yatağına yapılan bu ruhsatsız bungalovlardır. Bu sebeple Bülent Bayrak'ın kasten ölüme sebebiyet vermekten yargılanmasını istiyorum. Bülent Bayrak'ın 15.09.2023 günü kendisi hakkında yakalamak kararı olduğunu bildiği halde yurt dışından çıkmak üzere Kaçarken Demirköy savcılığını göndermiş olduğu yazılı ifadesinde can kayıplarının kendisi ile alakası olmadığını sel felaketinin büyüklüğünden kaynaklandığını belirtmiş ise de o bölgede bulunan diğer Tesisleri de aynı sel felaketin yaşadıkları halde hiçbir can kaybı olmamıştır. Sadece  Bülent Bayrak'a ait dere yatağına yapılmış olan sisli Vadi Bungalov tesisinde can kayıtları olmuştur.” dedi.

“Bu İnsanları Orada Öldürdüler”

Sel felaketinde eşini kaybeden Hüseyin Duman da ifadesinde, sabah uyandığında derenin taştığını gördüğünü hemen yan taraftaki bungalova giderek diğer vatandaşları uyandırdığını ifade etti. Sabah 07.00 civarında başlayan yağmurun kısa sürede sele dönüştüğünü ve evin 3 dakikada su altında kaldığını ifade eden Duman, birkaç saat yüzerek kendi imkanlarıyla kurtulduğunu anlattı.

Duman açıklamasında,”Ailem ile tatil yapayım istedim. Bu ülkede maalesef insanlar arka kapıdan işler çevirerek valilerle, kapı arkasında anlaşmalar yapılarak derenin içerisine, vadinin ortasına binalar dikiyorlar. Bu binaları da memleketin gerçek evlatları 3 tane encümen üyesi karşı çıkıyor buraya yapamazsın, burası dere yatağı diyor, hocalarla görüşüyorlar ve bununla da yetinmeyip Edirne'de dava açıyorlar. Davanın sonucunda verilen kararda o evleri kesinlikle yıkacaksınız orada bir yapı olamaz deniliyor. Arkasında Vali Osman Bilgin herhalde, eski valinin adı. Oraya belirli insanlar çağırarak iş yapıyorlar oranın kamu yararına olduğunu anlatmaya çalışıyorlar. Bizim gibi sadece eğlenmek, iki gününü geçirmek için giden bu insanları orada öldürdüler. Biz acımızı içimize gömüp bu acıyla belki bir ömür yaşayacağız. Bunun da biteceği yok, geçeceği yok. Bu böyle devam edip gidecek, bizim için ama şimdi bizden sonra gelecekler ya da bizden yaşlı insanlar ölmesin diye, arkasında nüfusu olmayan insanlar daha iyi korunsun diye, ölmesinler diye. Belki adalet 10, 20, 30 sene ne zaman gelirse gelsin, biraz geç geleceği de belli her şeyi yapabilirler. Bizim cennete gittiğini düşündüğümüz insanların arkamızda mücadele edeceğiz. Karşımıza Kaymakam, Vali, İçişleri Bakanı önümüze kim gelirse; hak, hukuk, adalet diyeceğiz. Gerekirse Ankara'ya gideceğiz, gerekirse başka yollar deneyeceğiz ama bir şekilde adaleti getirmeye çalışacağız. Niye. Çünkü başka canlılarda yanmasın ve başka bebekler annesiz kalmasın, başka yavrularını kaybetmesin, anne babalar için uğraşacağız. Sizleri de yanımızda görmekten çok mutluyuz. Mücadeleyi bırakmayacağız arkasında kim olduğu hiç önemli değil. Olayda tek yaşayan kişiyim. Vali Yardımcısı ile telefon görüşmesi yaptım. Bir buçuk saat boyunca insanlar yardım istedi sel başlangıcında. Ancak devletin hiçbir kademesi AFAD'ı, Valilik hiçbir şekilde bir buçuk saat boyunca yardım aracı göndermedi. Sonra 70 yaşındaki bir insan beni ambulansa kadar taşıdı. Orada Valiyi gördüm, Jandarmayı gördüm. Oysaki ambulans toprak alanındaydı. Su bulunmadığı yerdeydi, su olan bölgede devlet yoktu. Biz 6 kişi olarak bungalov evin içindeydik diğer yanda da Safiye Hanım'ın kızı ve damadı oradaydı. Sabah kalktığımızda zaten işletmede bir tane güvenlik görevlisi yoktu, bizi uyarması için birisinin olması lazım ama öyle bir şey yoktu. Sonrasında Ben Safiye hanımın kızını ve  damadını uyandırmak için gittim. Dikkat edin 15 yıldır vergi ödediğimiz Devletin bir gün bizim yanımızda olacağını zannettik. Ve onlara dedik ki Safiye Hanım'ın kızına ve damadına ''dikkat edin, sizi kurtarmaya gelecekler, sakın dışarıya çıkmayın, dışarıda su da aman aman bir seviyede değildi. Arabaların boylarındaydı. Ama bizim orman ve yol tarafına kaçacak yerimiz yoktu zaten o telaşla kaçmaya çalıştılar, kaçarken de büyük ihtimalle şehit oldular. Ben de kendi evime doğru gittim 5-10 dakika sonra benim evimde su altında kaldı. Su kendine yol açmıştı. Orman tarafına ve yol tarafına gidecek yerimiz yoktu. Arkadaşların da evlerinin parçalandığını o anda orada şahit oldum. Ben içeri girdiğimde zaten çok değil yani 5-10 dakika sonra bizim evde su dolmaya başladı. Zaten 3 dakikada su doldu. Yani ben de 3 tane yakınımı kaybettim. Beraber akşam yemek yemiştik, resimler çekilmiştik, beraber eğlenmiştik ve 6 kişi de bizim için çok değerli sonrasında kendi imkanlarımla kurtuldum. İki tane çocuk vardı Allah'ın izniyle onlar ölmedi. 72 yaşındaki adam beni kurtarmaya geliyor, adam beni kurtarıyor, saat 14.00 civarında devlet geldi. Ölüleri almak için geldiler. Yani 72 yaşındaki adam beni 2 kilometrelik yere sırtında taşıyor devletin askeri avlak avalak dışarıda bizi bekliyor. Ambulansın oradalar. Yani ambulansın orada beni niye bekliyorsun ki zaten ben kendim oraya gelmişim senin kurtarmak için suyu içine girmen gerekiyor dedi.

Baro Başkanı Turgay Hınız da açıklamasında davanın takipçisi olarak  her zaman ailenin yanında olacağız dedi. Sanık avukatları açıklamalarında, "Biz 'taksirle adam öldürme' suçundan yargılanmalarına razı değiliz. Bu süreçte kesinlikle ''ağır kusur olarak kasten adam öldürmekten yargılanmalarını ve ceza almalarını istiyoruz." diye konuştular.