100.YILINDA TÜRK DEVRİMİ VE LAİKLİK
05 Temmuz 2023, Çarşamba 15:331648 İngiliz,1789 Fransız ve 1923 Türk Devrimi’nin temeli laikliktir. (Laiklik; toplumları yöneten yasaların referansının “gökyüzünden””yeryüzüne” indirilmesi, aklın inançtan, bilimin dinden bağımsızlaşması ve insanın dinin tahakkümünden kurtulmasıdır) 1648İngiliz ve 1789 Fransız Devrimleri çağın koşullarında burjuvazinin önderliğinde halk sınıflarının kitle desteğini de alarak feodaliteyi tasfiye eden devrimlerdir.Bu devrimlere önderlik eden burjuvazi, feodal sınıfın tüm Siyasal gerici kurumlarını da tasfiye etmiştir.1789 Fransız Devrimi , Kilise’nin mülkünü müsadere (zoralım) ederek dini vesayetinin sınıfsal temellerini yok etmiş ve tüm dünyaya “İnsan ve Hakları Bildirgesi”ni kazandırmıştır. Batı’da din ve kilise hegemonyasına 15-16 yüzyılda ortaya çıkan kapitalist ilişkiler ve devrimci burjuvazi son vermiştir. Fransız Devrimi ve İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi bu devrimci sınıfın eseri olmuştur. İlkel bir feodalizmden yarı sömürge bir imparatorluğa sürüklenen Osmanlı İmparatorluğu sonun da battı ve işgal edildi. Anti-emperyalist “Kurtuluş Savaşı”nın kazanılması 1923 Türk Devrimi’nin gerçekleşmesinin koşullarını yarattı. 1923 Türk Devrimi,yerli ve güçlü bir sanayi burjuvazinin oluşmaması nedeniyle sınıfsal anlamda topak ağaların ve ticaret burjuvazisinin desteği ile gerçekleşebildi.Bu çerçevede yeni kurulan Tükiye Cumhuriyeti, feodalizmle devrimci bir şekilde hesaplaşarak değil,uzlaşarak kapitalist yola giren politik bir devrim olmuştur.1923 Türk Devrimi radikal bir burjuva Devrimi değil,reformist (uzlaşmacı) bir burjuva Devrimi olarak kabul edilmektedir. Türkiye’de Aydınlanma ve Çağdaşlaşmanın gerçekleşmesi kolay olmamıştır. Kurtuluş Savaşı sürecinde ve Kuruluş sürecinde Büyük Millet Meclisi’ndeki gerici blok, hilafet ve saltanatın kaldırılmasına büyük bir direniş göstermiştir. Türkiye’nin Batılı anlamda sanayi devrimini gerçekleştirememesi,cılız bir sanayi burjuvazisi ile nitel- nicel yönden zayıf bir işçi sınıfının oluşumunu getirmiştir. Bu koşullarda devrime önderlik eden kadrolar,yani sivil-asker bürokrasisi, (küçük burjuvazi) toprak ağaları, eşraf ve ticaret burjuvazisiyle işbirliği yapmak zorunda kalmıştır. Türk Devrimi’ni feodalizmle gerçek anlamda hesaplaşma yapılamayan “yukarıda” gerçekleştirilen, üst yapısal özelliklere sahip gecikmiş politik bir devrim olarak nitelendirilmek mümkün! Türkiye’de batılı anlam da bir laiklik mücadelesi söz konusu olmamıştır. Osmanlı İmparatorluğu’nda teokrasi (şeriat) kapitalizmin gelişmesini engelleyen bir unsurdur. Kemalizm dini “Diyanet işleri Başkanlığı” ile devletin kontrolüne (Türkiye tipi laiklik) alarak bu engeli aşmak istemiştir. Türk tipi laiklik modeli,1946’dan sonra “soğuk savaş” döneminde laikliğin altını oyan bir yapıya dönüştü! 21 yıllık iktidarları boyunca Siyasal İslamcılar demokrasinin ön koşulu olan laikliği büyük oranda tasviye ettiler. Tüm bu koşullara rağmen Türk Devrimi, feodal Osmanlı İmparatorluğu toplum düzenine karşı kapitalizm yolunu açması nedeniyle tarihsel anlamda tartışmasız ilerici bir harekettir. Öte yandan 1923 Türk Devrimi İslam dünyasında gerçekleşen ilk Aydınlanma ve Modernite Devrimi’dir!Yüzyıl sonra Türk Devrimi’nin hilafeti ve saltanatı kaldırmasına rağmen her türlü ırk ve din bağı dışında, kuldan özgür bir “vatandaş” yaratma hedefine tam anlamıyla ulaştığı söylenemez. 600 yıllık Osmanlı İmparatorluğu’nda toplumun genlerine işleyen dinsel faktörlerin hegemonyasına 1923 Türk Devrimi, sosyolojik ve objektif koşullar nedeniyle son verememesi ve 1946 sonrasında güçlenen burjuvazinin “soğuk savaş” döneminde gerici sınıf va kadrolarla işbirliği yapıp “karşıdevrim” ittifakında başrolü oynaması bugünlere gelinmesini sağladı. Ayrıca, Solkırım yapan 12 Eylül Askeri Darbesi,Türk-İslam Sentezi’ni devletin resmî ideolojisi yapması ve 12 Eylül Anayasası ile zorunlu din derslerin ilk ve ortaöğretim de kabul edilmesi, imam-hatiplerin sayısının pıtrak gibi artırılması, 21 yıldır Türkiye’yi yöneten “karşıdevrimci” Siyasal İslamcılar’ın iktidarına giden yolu döşedi. Bugün yaşadığımız şey kimi çevrelerin (!) iddia ettiği gibi “muhafazakar devrim” değil, “karşıdevrim” olduğu gerçeğidir ve ivmesi artarak devam etmektedir! Ezcümle; Bugün Türkiye’nin yaşadığı sorunlar 1923 Devrimi’nin yarım kalmasından kaynaklanmarkadır. Her şeye rağmen Aydınlanmadan ve Çağdaşlaşmadan yana olan Cumhuriyetçi sol güçler,halkın somut sorunları üzerinden birleşik bir mücadeleyi emek ağırlıklı olarak sınıfsal bir zeminde örgütlemesi ve mücadeleden vazgeçmemeleri gerekiyor. Hiç bir şey bitmedi. Umutsuz olmamak gerekir. Çünkü “tarihin tekeri geri döndürülemez”.Aydınlanmadan ve Çağdaşlaşmadan yana olan Cumhuriyetçi Sol Güçler, yarım kalan ve bir türlü tamamlanamayan 1923 Devrimi’ni tamamlayacaklar ,Türkiye’nin Taliban’ın yönettiği Afganistan ya da Molların yönettiği İran benzeri teokratik bir Ortadoğu ülkesi olmasına izin vermeyeceklerdir. Bu tarihin Cumhuriyetçi Sol Güçlere verdiği bir ödevidir.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.
Facebook Yorum