BASIN ÖZGÜRLÜĞÜNÜ YOKEDEN AKP, TOPLUMUN DOĞRU HABER ALMA HAKKINI ENGELLİYOR
06 Eylül 2021, Pazartesi 19:59Demokratik rejimlerde, ‘ Güçlerin Ayrılığı Prensibi’ gereği, devletin üç temel organı olan Yasama-Yürütme-Yargı güçlerinin yanında, Basın- Medya, dördüncü güç olarak kabul edilir. Demokratik ülkelerde, basın kuruluşları, özgürdür, sansür edilemez,.Basına, iktidarın emriyle , ekonomik, siyasal ve yargısal baskılar uygulanamaz. Gazeteler kapatılamaz, toplatılamaz. Gazeteciler bağımsız ve tarafsız haberler yaptıkları için tutuklanmaz, hapishanelere doldurulmaz. Anayasal güvencelere sahiptir. Anayasalar, iktidarın niyetinden bağımsız olarak uygulanır.. Çünkü, bir ülkede basın-medya, ne kadar,özgür ve bağımsız ise, o kadar doğru ve gerçek haberleri yazar, yapar. Toplum da, o kadar doğru haber alma hakkından yararlanmış olur. Demokratik toplum olmanın temel koşulu, başta yargı ve medya olmak üzere, toplumsal özgürlüklerin, varolması ve kurumsal olarak uygulanmasıdır.
Demokratik olmayan rejimlerde -hangi adla anılırlarsa alınsınlar- güçler ayrılığı olmadığı için, devletin, yargı, yasama ve yürütme güçlerinin tamamı, bir sınıfın, bir zümrenin, yada, tek kişinin emrinde olduğu için, bu rejimler gerçekte demokrat değil, diktatörlüklerdir. Şeklen bir anayasanın olması, durumu değiştirmez. Nitekim, 16 Ağustos 1789 tarihli Fransız İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirgesinin ünlü 16. Maddesi şöyle der :’Erkler ayrılığının bulunmadığı toplumlarda Anayasa yoktur. Diktatörlük vardır’ Buralarda basın-medya özgür olmadığı için, toplum doğru bilgilendirilmez. Halk, İktidarın emirlerine boyun eğen sürüler olarak görülür. Diktatörlükler, toplumu dildikleri gibi yönlendirmeleri için, mutlaka basını-medyayı kontrole alırlar. Toplumu zihniyetleri doğrultuda yönlendirmek isterler. Alman faşizminin, temsilcisi A.Hitlerin propaganda bakanı J. Göbbels ‘Bana vicdansız medya verin, size cahil bir halk vereyim. Gazeteciler,bir piyanonun tuşları gibi olmalı, biz, hangi tuşa basarsak istediğimiz o ses çıkmalı’ diyordu. Bu düzen öyle kurulmuştu ki, Müttefikler Berlin’e girdiklerinde bile, Alman halkı, savaşı kendilerinin kazandığını sanıyorlardı. Çünkü, Hitler Faşizminin emrindeki gazeteler öyle yazıyorlardı.
Türkiye’de, Anayasa’da, kuvvetler ayrılığı yazmasına rağmen, fiilen,kuvvetlerin birliği-tek kişi- var. Basın hürdür, sansür edilemez yazmasına rağmen, gerçekte, basın hür değil, sansür altında. Çünkü AKP-Saray iktidarı, resmen anayasayı ve anayasal hak ve özgürlükleri askıya aldı. Kendi diktatörlüğünü kurdu. Yasama-yürütme ve yargı, kurumsal olarak, sadece saraya, tek adama bağlı. Yargıda, Hukukun egemenliği yok, AKP başkanının egemenliği var. iktidara ve yandaşlara ayrı, muhaliflere ise ayrı yargılama oluyor. Görsel ve yazılı medya,TV , aynı Göbbels’ın dediği piyano tuşları gibi, sadece sarayın dediğini yazıyor. Bütün yandaş basın, aynı başlıklarla ve aynı yalanlarla çıkıyor. Topluma, yalan yanlış bilgi veriyorlar. Çok ayrıntıya girmeden son günlerdeki, yangın, sel ve sığınmacı göçlerle ilgili yandaş basının durumuna bakmak, bile, basının özgür olmadığını, emirle yazıp çizdiğini, muhalif basına nasıl baskı ve ceza uygulandığını görürüz. Yeşil vatan ormanlarımızın, günlerce yanmasını, beceriksiz ve kasıtlı olarak seyreden AKP iktidarı, kurumsal çöküşünü gizlemek için, yangın haberi yapan, basını ve medyayı cezalandırdı. Yandaş basın, yangınla ilgili tek doğru haber yapmadı. Aynı durum, sel ve göçmen olaylarında da yaşandı. AKP başkanı, finansı iyi yönetiyoruz yine göç alacağız diyor, Bütün yandaşlar, emir üzerine, büyük devletiz almalıyız diyorlar. Muhalefete ahlaksızca saldırıyorlar. Saray - ABD işbirliği ortaya çıkıp rezil olununca, bu defa AKP başkanı, göç dalgası var alamayız diyor. Yandaşlar hep bir ağızdan, sığınmacıların toplama kampı değiliz, almayalım diyorlar. Saray, Afganistan’da kalacağız diyor, Yaşa Varol, Türkiye’nin güvenliği Afganistan’dır, beka sorunudur diyorlar. İki gün sonra AKP başkanı, çekiliyoruz diyor, aynı gruh, çok doğru karar, çekilmeliyiz diyor. Güvenlik ve beka palavrası unutuluyor. Bunların hepsi 10 gün içinde ve aynı yandaş gruh tarafından yapılıyor. Emir böyle geliyor,emir kulları yazıyor.
Bütün diktatörler, diktatörlükler, toplumun gerçekleri öğrenmesini engellemek için, başta basın özgürlülüğü olmak üzere, her türlü hak ve özgürlükleri, baskı ve zorbalıkla yok etmek isterler.Tarih gösteriyor ki, ne yaparlarsa yapsınlar, zorbalar kaybediyor, tarihin çöplüğüne atılıyor. Halklar ve özgürlükler kazanıyor. Türkiye’de de böyle olacak ve kazanacağız. Tarihsel gelişmeleri geri çeviremezsiniz. Kim olursanız olun. Gücünü, gerçeklerden alan bir fikre karşı savaşamazsınız. Savaştığınızı sanıyorsunuz. Bilin ki kazanamayacaksınız. Dün kaybettiniz. Bu gün de kaybedeceksiniz