Emekliliği de kapsayan sosyal güvenlik hakkının tarihi çok eskilere dayanmaz. Sanayi devrimi sonrası ortaya çıkan “işçi sınıfının” sınıf mücadelesiyle sosyal güvenlik sistemleri ortaya çıktı. Dünyadaki ilk sosyal güvenlik sistemi, 19. yüzyıl sonlarına doğru Almanya’da ve 20.yüzyılın başlarında İngiltere’de gerçekleşmiştir. Uluslararası Çalışma Örgütü (İLO) 1952 tarihli 102 sayılı Sözleşmesi’nde Sosyal Güvenlik Hakkına geniş bir şekilde yer vermiştir. Türkiye bazı çekincelere rağmen bu sözleşmeyi imzalamıştı. Türkiye’de 1936 yılında çıkarılan 3008 İş Kanunu ile ilk kez Sosyal Sigortaların kuruluşu sağlanmış ve temel ilkeleri belirlenmiştir. Kanunda öngörülen sistem ,ikinci dünya savaşı sonrası (1945) uygulanacaktır. Sosyal Güvenlik Hakının yer aldığı ilk anayasa 1961 Anayasa’sıdır. Türkiye ve Dünyada sosyal güvenlilik ve emeklilik hakkının güçlenmesi 1980’li yıllara kadar devam etmiştir. Soğuk Savaş dönemi, işçi sınıfı iktidarını ve sosyalizmi engellemek isteyen Kapitalizmin krizleri aşmak için “Sosyal Devlet” uygulamalarını yaygınlaştırdığı bir dönemdir. Bu dönem ayni zamanda İşçi Sendikalarının güçlü,İşçi Sınıfının politik örgütlenme düzeyinin yüksek olduğu bir dönemdir. 1980 yılından sonra neoliberal politikalarının uygulanmaya konması ve 1991 yılında Reel Sosyalizmlerin çökmesi sonucu önce Sosyal Güvenlilik Hakları tartışmaya açılmış ve sonrasında ise geriletilmiştir. Günümüzde Bireysel Emeklilik Sistemi (BES) ve Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi(TES) gibi uygulamalarla Sosyal Güvenlilik ve Emeklilik Hakkı sermaye için yeni kazanç kapısı haline getirilmeye çalışılıyor. Sosyal güvenlik ve emeklilik hakkını bir hak olmaktan çıkaran ilk uygulama Bireysel Emeklilik Sistemi’dir ve (BES) zorunlu olarak 2001 yılından beri uygulanmaktadır. “İkinci Emeklilik” olarak pazarlanmaktadır. Sermaye ve siyasi iktidar emeklilik için işçilerin var olan haklarını yok ederek yeni bir sistem tasarlıyor. Orta Vadeli Programda (OVP) yer alan hedeflerden biri “Kıdem Tazminatı” kaldırılarak yerine Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi ( TEM) kurulmasıdır. Emeklilik maaşlarını açlık sınırının altına düşürenler öte yandan, bu düzenlemeler ile çalışma yaşamındaki standartlar korunacak diyorlar! TES’te toplanan paralar tıpkı aynen BES’te olduğu fonlarda değerlendirilecek ve sermayenin ihtiyaçları için kullanılacak. Ezcümle; Sosyal Günenlik ve Emeklilik Hakkı vazgeçilmez, devredilemez temel bir sosyal haktır. Hiç bir şekilde sermaye için yeni bir rant kapısı olamaz. BES,TES adına ne denirse densin benzer düzenlemeler Sosyal Güvenlik ve Emeklilik Hakkının yok edilmesi demektir. Türkiye’de emekli maaşlarının % 80’ni açlık sınırının altındadır. Açlık ve yoksulluk sınırının altında kalan emeklik maaşlarını insanca yaşayacak bir düzeye çıkarılmasının yolu Kamusal Sosyal Güvenlik Sistemi’nin güçlendirilmesinden geçmektedir. Bu ayni zamanda Anayasa ve Uluslararası Sözleşmelerin gereğidir!
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.
Facebook Yorum