DEVRİMCİ LAİK CUMHRİYET’TEN,İMAM-HATİP CUMHRİYETİ’NE!            

 Siyasal İslamcı AKP ve onun lideri Erdoğan, 22 yıl sonra  Türkiye’yi İmam-Hatip Cumhuriyeti’ne dönüştürdü. Siyasal İslam (politik) dinin siyasi amaçlar için araçsallaştırılması demektir. Siyasal İslamın “ılımlısı” “radikali” arasında kayda değer bir fark yoktur.İktidarın şiddet kullanılarak mı, yoksa verili koşullarda, seçimle mi ele geçirileceğiyle ilgilidir…  

       Türkiye’de Siyasal İslamın ortaya çıkışı ve evrimi diğer müslüman ülkelerden farklı olmuştur.   29 Ekim 1923’de Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde kurulan Devrimci Laik Cumhuriyet; devleti, hukuku, eğitimi ve siyaseti dinden arındırmak için radikal adımlar atmış ve dinin siyasallaşmasını önlemek içinde 3 Mart 1924 yılında Diyanet İşleri Başkanlığı’nı kurmuştu. ‘Soğuk Savaş’ dönemine kadar Diyanet, Laik Cumhuriyet’in hedefleriyle uyumlu çalıştı. ‘Soğuk Savaş’ dönemin başlaması ve egemen sınıfların Türkiye’yi “Küçük Amerika” yapma saplantısı sonucu dinci gericilik yardıma çağrıldı. Bunun sonucu Diyanet kuruluş amaçından uzaklaşarak adım,adım Laik Cumhuriyet’in tasfiyesinde elverişli bir aparata dönüştü.1946 yılında Devrimci Laik Cumhuriyet’in özgürleşme eylemi olan en önemli kurumu  “ Köy Enstitüleri” kapatıldı. 1951 yılında güya ‘aydın din adamı’ yetiştirmek için İmam-Hatip Okulları açıldı. Kadın, İmam-Hatip olmadığına göre kızların İmam-Hatip Okullarına alınması gerçeğin söylemden farklı olduğunun işaretidir.  Türkiye’de Siyasal İslam yükselen, seküler,devrimci- ilerici sosyalist hareketlerin önünü kesmek için imal edildi. Yani Siyasal İslam ‘Soğuk Savaş’ döneminin imalatıdır ve emperyalizm yok sayılarak anlaşılamaz.  

    12 Mart ve 12 Eylül 1980 Amerikancı- NATO’cu darbeyle Laik, İlerici-Sosyalist hareket ezildi. Dinci gericiliğin önündeki kapılar sonuna kadar açıldı. 12 Eylül 1980 sonrası devletin resmî ideolojisi dinci-ırkçı Türk-İslam Sentezi oldu. Türkiye’de Siyasal İslam 1970’li ve 1990’lı yıllarda koalisyon ortaydı. 22 AKP, Milli Nizam Partisi,Milli Selamet Partisi, Refah Partisi,Fazilet Partisi geleneğinden kopanların kurduğu bir parti idi ama Necmettin Erbakan Milliyetçi-Kalkınmacıydı. AKP ve Erdoğan ise neoliberalizmin timsali! Sömürü,yağma, talanda hiçbir sınır tanımıyor. AKP devletin tüm kurumlarını çökertti. Çökertti ama yerlerine yenilerini de kuramadı, kurmaları da mümkün değil. Artık rıza üretmek için kitleleri aldatma ve oyalama olanakları da kalmadı.   Kural yok, yasa yok,etik yok. Dinci-gericiliğin timsali AKP’nin kurduğu “İmam-Hatip Rejiminden” ivedi olarak kurtulmak gerekiyor. Siyasal İslamcı AKP’nin inşa ettiği rejim sadece sömürüyü değil, doğanın yağmalanmasını ve talanını öyle bir boyuta getirdi ki artık doğadaki yaşam tehdit altında!  Ezcümle;Ezilen,sömürülen, aşağılan, laiklikten, çağdaşlıktan yana Cumhuriyetçi ve emekçi kitlelerin sahaya inme vakti geldi. Türkiye’nin içine sürüklendiği yıkımdan kurtulmak için laik ve sosyal eşitliği esas alan doğaya saygılı alternatif bir modeli ete kemiğe büründürmesine bağlı

…  Dayatılan sefalet,kepazelik ve aşağılıktan kurtulmak insan iradesine bağlı bir şey…