Ekolojik Yıkım, Kapitalizm ve Ekososyalizm
04 Ağustos 2022, Perşembe 18:35EKOLOJİK YIKIM, KAPİTALİZM VE EKOSOSYALİZM! Atmosfer, ivmesi sürekli artan bir hızla ısınmaya devam ediyor. Biyoçeşitlilik ve tür kayıpları, normal yok oluşun 100 ile -1000 katından daha fazla bir oranda gerçekleşmektedir. Önümüzdeki on yıl içinde 1 milyon türün yok olacağını,bilim insanları tahmin ediyor. Biyoçeşitlilik tartışmasız yaşamın sigortasıdır. Kuraklık, seller,orman yangınları artıyor,deniz seviyeleri yükseliyor, okyanuslar asitleşiyor,balık türleri azalıyor, bulaşıcı hastalıklar küresel düzeyde yaygınlaşıyor, açlık,yoksulluk derinleşiyor. “İklim göçleri “ tarihte görülmemiş sayılara ulaşıyor, büyük insanlık trajedileri yaşanıyor. Ülkelerin büyük bir kısmı gıda güvenliği ve egemenliğini kaybetmiş durumda.. Öte yandan ise sermayenin kârları hızla artıyor. Çevre konferanslarında ,zirvelerde alınan kararlar ve yazılan raporlar da işlerin her geçen gün kötüye gittiğini gösteriyor. Raporlarda Ekolojik yıkımın, iklim krizinin sorumlusunun “insanlık” olduğu söylenerek gerçekler saptırılıyor. Hazırlanan raporlarda kapitalizm kavramı hiç yer almıyor.. Konunun uzmanları iklim krizini, ekolojik yıkımı, kapitalizm kavramına hiç değinmeden tartışıyorlar. Egemen sınıfların hizmetindeki “Sivil Toplum Örgütleri” ve medya ekolojik yıkımın asıl sorumlarını gizlemek için manipülasyonlara başvuruyorlar. Asıl sorumlunun insan (Homo Sapiens) olduğunu empoze ediyorlar. WWF( Dünya Vahşi Doğayı Koruma Vakfı) 1970 yılından bu yana vahşi hayvan popülasyonun %60 ‘ının yok olduğunu ifade ediyor ve yok oluşun insanların aşırı tüketiminden kaynaklandığını ileri sürerek, gerçeği gizliyor. Vakfın raporunda “kapitalizm” kavramını bir kez bile yer almıyor. Kapitalizm sürekli ve zorunlu olarak büyümek zorunda olan bir üretim biçimidir. Hiç bir zaman bu kadarı yeterli demez,diyemez. Varlığını sürekli büyümeye borçlu.Tek amacı kâr olan bir üretim tarzından doğaya,insana saygılı olması, doğanın sınırlarını dikkate almasını beklemek gerçekçi olmaz. Kapitalizmi değil de “tüketimi “ yıkımın ve kötülüklerin sorumlusu saymanın hiç bir anlamı yok. Ayrıca Ekolojik yıkımdan “aşırı nüfusun” sorumlu olduğunu söylemekte gerçeklerle bağdaşmaz. Ekolojik yıkımın sorumlusu küresel bir azınlığın yaratılan zenginliğe el koymasıdır. Atmosferin ısınmasında asıl sorumlu dünya nüfusunun sadece %10’unu oluşturan “mutlu azınlık” tır. Bu mutlu azınlık karbon gazı emisyonlarının %50’sinden sorumlu. ABD vatandaşlarının ekolojik ayak izi 5 gezegen, Türkiye’de ki vatandaşların ekolojik ayak izi 1,5 gezegen ederken,yoksul Asya da da Afrika kıtalarında yaşayanların ekolojik ayak izleri 1 gezegenin altındadır. Sorumluluk ayrıcalıklı azınlığa ait ama ekolojik yıkımın faturasını dünyadaki tüm zenginlikleri üreten kesimler ödüyor. Asıl sorumlu, insana, türlere, doğaya saygısız kolonyalist , emperyalist kapitalist sistem. Gelinen noktada artık kapitalizm büyüyemiyor. Büyümeye devam ederse iklim krizi ve ekolojik yıkım derinleşiyor. Çözüm; Ekolojik olanla ekonomik olanı bağdaştırmaktan geçiyor. Sürdürülebilir bir yaşam için üretim,tüketim ve yaşam tarzımızı radikal bir şekilde değiştirmemiz gerekiyor. Bununda yolu ekososyalizm’den geçiyor. Bu insanının insanı sömürmediği, yabancılaşmanın olmadığı , doğa-toplum uyumunun mümkün olduğu bir düzen! Ekolojik döngülerle uyumlu bir uygarlık. İnsanlığın ekososyalizm dışında bir geleceği yok. Ya ekososyalizm ya da insanlığın ve uygarlığın bir geleceği olmayacak. Bir orta yol mümkün değil! Yani ekososyalizm tek kurtuluş!
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.
Facebook Yorum