İŞTE  BİZİM  HİKAYEMİZ...

                    İŞTE  BİZİM  HİKAYEMİZ...

   Bu kısacık hikaye, onların varolma manifestosudur!

   Ortaya çıkış hikayeleri iki yıl öncesine dayanıyor.Her şey çarşının göbeğinde işyeri önüne açtığı küçücük masasının üstüne yerleştirdiği kitaplarla başlıyor.Hem kendi yazdığı kitaplarını,hem de kendisi gibi yazarlığa yeni başlayan kalemdaşlarının da kitaplarını okuyucularıyla buluşturma vefalığını gösteren bu Şair arkadaşımızın yaktığı çoban ateşi kısa zamanda etrafa yayılır.Önce iki kişiyle başlayan bu birliktelik kar topu misali  sonra üçe,dörde derken büyür de  büyür şimdi tam yirmi beş kalemdaşa ulaşmayı başarırlar.Onu tanıyan okurları,eşi,dostu  başka yazar arkadaşlarının da kitaplarını sattığını görünce buna,”Başkasının kitaplarını niye satıyorsun?Ya onların ki satılır da seninkiler satılmazsa!”diye serzenişte bulunduklarında,bu hiç gocunmadan,”Zaten ben de o kitapları satılsın diye tezğahıma koyuyorum,başka niye koyayım ki!”diye yanıtlar.

     Düşünen,düşündüğünü yazıya döken,yazdıklarını edebi sanatla yani şiir,hikaye ve romanla taçlandıran bu kıymetli kalemlerimiz her geçen gün güçlerine yenilerini ekleyerek büyümeye devam etmektedirler.

   Onlarda ben yok!Biz varız!anlayışı esastır.Yapacakları her türlü etkinlikler için demokratik kuralları,çok sesliliği tercih ederler. Kolektif bir şekilde görev dağılımı içinde imece usulu çalışmayı kendilerine ilke edinmişlerdir.

   Seslerini duyarmak ve emeklerinin karşılığını almak için bir arada örgütlenmenin önemini gayet iyi bilirler.İçlerinde bu alanda faaaliyet gösteren derneklere yönetici,üye olan kalemdaşları olduğu gibi toplum adına uğraş veren çeşitli sivil toplum örgütlerine üye olanları da mevcuttur.

   Onlara göre eli kalem tutan,edebiyat alanında eserler üretirken,yaşadıkları döneme tanıklık etmek için toplumsal sorumluluk bilinciyle hareket ederler.Eğer bu toplumsal sorumluluğu yerine getirmezlerse gelecek kuşaklar bunlardan haberleri olmayacağı için o dönem hiç yaşanmamış demektir,yani yok hükmündedir.

    Aralarında yirmili yaşlarda pırıl pırıl genç kalemdaşları olduğu gibi yaşları çoktan kemale ermiş;ikinci baharını yaşamakta olan çok değerli kalemler de bulunmaktadır.

   Önceleri yaşadıkları dar çevreyle sınırlı olan üye potansiyelleri, şimdilerde  yurdun birçok yerinden kendilerine katılanlar olduğu gibi  yurt dışında yaşayan   kalemdaşları bile mevcuttur.

   Doğruyu söylediği için muhtar tarafından köyden kovulan doğrucu çoban misali,yazdıklarıyla,yaptıklarıyla yaşadıkları çevrede dikkatleri üstünde toplayan;toplumun kendilerinden beklentileri olan  bu güzide  edebiyat grubu hayata dair insanların sevgi,özlem,isyan,acılarını eserlerine  ilmek ilmek işlerler.Arkalarında kendilerini destekleyen ünlü yayınevleri ve medya güçleri olmadığından eserlerini okuyucularıyla buluşturmak için şehir şehir dolaşmaktan kaçınmazlar.Bazen, bazı yayınevlerinin  organizasyonunda,bazen bir kültür,sanat,edebiyat derneğinin insiyatifinde buluşarak oradaki kalemdaşlarıyla kaynaşarak gülen yüzler arasında kitaplarını imzalarlar.Bazen de, Edirne Kırkpınar imza etkinliğinde olduğu gibi,”Haydi bre pehlivan!”diye başlayan cazgırların kızıştırma naralarına karışan davul zurna sesleri altında bile kitaplarını okuyucularına ulaştırmaktan hiç gocunmazlar.

   Yaşadıkları yerleşim yerlerinde kültüre,sanata,edebiyata değer veren,katkı sunan yerel yöneticilerin ve vefalı okuyucuların destek ve dayanışmalarıyla daha çok üretmeye devam ederken,bu yolda kendilerine katılmak isteyen genç yeteneklerede rehber olmayı kararlıkla sürdüreceklerdir.

    Bütün bunların yanında, üyelerinin kılavuzluğunda sosyal,toplumsal  projelerde  gönüllülük temelinde yer almaktan hiç çekinmezler.Yakın civarda olsun, Anadolu’nun en ücra köşesinde bile olsa, olanakları dahilinde, kültür alanında, onlarla dayanışma içinde olmaktan büyük gurur duyarlar.

  Sözün özü; doğruyu söyledikleri için dokuz köyden kovulsalar da  “Onuncu Köyde” yine gerçekleri yazmaya devam edecekler; toplumsal sorumluluk bilinci içinde  doğru bildikleri yoldan asla geri dönmeyeceklerdir,böyle biline..!

                                                                            İBRAHİM KOSER