KAPİTALİZM, ÇEVRE HAREKETLERİ VE EKOLOJİ MÜCADELESİ!
06 Haziran 2023, Salı 12:01
Çevre hareketleri Kapitalizmi sorun etmeden, kapitalizm dahilinde çevre sorunlarının çözümlenebileceği anlayışıyla malüller. Bu, sorunların kaynağına inmeden sonuçlarını sorun etmek demektir. Bu iş, ‘Doğayı koruyalım’ demekle olacak bir şey değil... Doğayı kim yıkıma uğratıyor, sorusuna yanıt arayarak işe başlamak gerekir. Aslında apolitik Çevre hareketleri bırakın Ekolojik yıkımı durdurmayı, yıkımı, meşrulaştırıyor. Bir şeyler yapılıyor izlenimi yaratarak. Bu hareketlerin teşhir ve mahkum edilmesi gerekir. Kapitalizm daha önceki üretim tarzlarından ( köleci, feodal üretim tarz..) farklı olarak, sınırsız büyüme, ( sınırlı bir doğada) genişleme,yayılma eğilimine ve dinamiğine sahip bir üretim tarzıdır. Kapitalizm insana ve doğaya zarar vermeden yol alamıyor. Her ileri aşaması işsizlik, yoksulluk, sefalet ve aşağılama gibi sosyal kötülükler ve Ekolojik yıkım demek. Kapitalizm jeolojik çağ dönüşümünü de tetiklemiş bulunuyor. Artık jeolojik çağa antropocene çağ deniliyor. Öte yandan nüfus artışı doğa üzerindeki baskıyı arttırıyor ama her dünyalının sorumluluk payı ayni deği... Bir dolar milyardarı ile açlıktan ölen bir çocuğun başında ağlayan bir kadının sorumluluğu ayni değil. 2022’de,geçen yıl Dünya Limit Aşımı Gününe 28 Temmuz’da girildi. Bu, doğanın bir yılda yarattığı kaynağın 7 ayda tüketilmesi demek.1970-2018 aralığında doğadan 2,5 trilyon kaynak çekilmiş ... Bunun 1,1 tonu(yaklaşık%40’ı) sürdürülebilirlik sınırının ötesinde...Bu sanki,1,75 dünya varmış gibi yaşamak. Eğer tüm insanlar bir Hintli gibi yaşasaydı,0,7 gezegen gerekecekti. Ortalama bir Amerikalı gibi yaşasaydı tam 5 gezegen, Batı Avrupalı gibi yaşasaydı 2,8 gezegen gerekecekti... Dünyada ki mal ve hizmet üretiminin %80’i nüfüsun %20’si tarafından kullanılıyor.Ekolojik yıkımın bir numaralı sorumlusu %20’lik nüfus!Gel gör ki Ekolojik yıkımın bedelini %80’lik nüfus ödüyor.Burjuva hükümetleri ve burjuva iktisatçıları ‘her şey yolunda’ şarkısını söylemeye devam ediyorlar. “Konunun uzmanı” denilen çok bilmişlerde öyle...Oysa, mevcut üretim ve tüketim bugünkü gibi devam ederse kısa vadede yaşamın sigortası(her türün dünya ekosisteminde çok önemli bir işlevi var) olan 1 milyon hayvan- bitki türünün yok olacağı tahmin ediliyor. Kıyamet kapıda...Ekoloji mücadelesi, radikal olarak kapitalizmi aşma perspektifine sahiptir. Yani kapitalizm dahilinde sosyal kötülükler ve ekolojik yıkım durdurulamaz. ..Siyasi partiler ( örgütler/dernekler) çoğunlukla ekoloji mücadelesinin gerisinden gelmektedirler. Durum böyle olunca Siyasi Partiler Ekoloji mücadelesini ya kendi araçları ile kontrol altına almaya çalışıyorlar ya da ondan uzaklaşıyorlar.Bu durum, ‘Müesses nizamdan’(kurulu düzen) yana olan siyasi partilerin ajandasında Ekoloji diye bir şeyin olmamasından kaynaklanıyor. Onların, kapitalizmin dahilinde çevre yada ekolojik sorunların çözümleneceğine dair inançları tam... Müesses nizamdan” yana olanların yapabilecekleri sınırlı... Öte yandan Türkiye’de ‘müesses nizamdan’ yana olan siyasi partilerin ‘Muasır medeniyet seviyesini yakalama’ kaygıları var. Oysa bu ‘muasır medeniyet seviyesini yakalamak’ mümkün olmadığı gibi, gerekli de değildir. İnsanlığı ve uygarlığı yok olmanın eşiğine taşımış kapitalist, kolonyalist, emperyalist, ırkçı Batı’nın özenilecek tarafında yoktur. Hala kapitalizmin dahilinde işlerin yoluna gireceği yanılsaması içersindeler. Ekolojik mücadele; radikal olarak kapitalizmi aşma perspektifine sahiptir. Ekolojik mücadeleye göre,Kapitalizmin dahilinde sosyal kötülükler ve ekolojik yıkım önlenemez ve de kapitalizm reforme edilir(aslında hiç bir üretim tarzı reforme edilemez) bir sistem de değildir. Yani kapitalizm yeşile boyanamadığı gibi yeşil kapitalizm de mümkün değil!(Yarım yüzyıldır yapılan Çevre Konferanslarına, COP toplantılarına ve sayısız Çevre anlaşmalarına, protokollerine rağmen Çevre sorunlarında bir arpa boyu kadar yol alınamaması bunun göstergesidir. Dünyanın egemenleri ekolojik sorunların çözümünü belki de yeni bir dünya savaşında görüyorlar!) Ekoloji mücadelesi göre, insan son tahlilde evrimleşmiş bir türdür ve doğal olarak doğanın bir parçasıdır. Ayrıca türümüz (Homo Sapiens) gezegenin tek sahibi de değildir. 3,5 milyar yıldır yaşamın var olduğu bir gezegende türümüzün 200 bin yıldır var olduğu gerçeği unutulmamalı!Bizim dışımızda var olan yaklaşık 10 milyon türünde( 1,5 milyonu tanımlanmış) evi dünyamız!Ekoloji mücadelesi; türcülüğün, ırkçılığın ve cinsiyetçiliğin olmadığı yani, İnsanın insanla, toplumun doğayla,kadının erkekle uyumlu(barışık) olduğu ekolojik döngülere saygılı yeni bir uygarlığın (Ekososyalizm) tek seçenek ve kurtuluş olduğunu savunuyor.Ezcümle; Ekoloji mücadelesine göre; Ekososyalizmden başka gelecek yok... İnsanlığın ve uygarlığın kurtuluşu Ekosısyalizm de!Ekoloji mücadelesinin tezlerine katılmamak mümkün değil.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.
Facebook Yorum