KAPİTALİZM VE FOSİL ENERJİ ÜZERİNE
10 Ekim 2022, Pazartesi 22:09Kapitalizm sürekli büyümek zorunda olan bir üretim tarzıdır, uygarlıktır. Her seferinde daha çok üretme zorunluluğu olan bir sistem. Büyümeden var olamaz. Aşırı üretim aşırı tüketim ile mümkündür. Günümüzde üretilen şeylerin yarısından fazlası ya gereksiz ya da zararlı. Bu durum kapitalist üretim tarzında yabancılaşmanın sonucu ortaya çıkmaktadır. Burjuva iktisatçılarına , akademik iktisatçılara ve burjuva politikacılarına göre, kapitalizm gelmiş-geçmiş en rasyonel sistem. Öyle rasyonel bir sistem ki, gezegeni yaşanmaz hale getiriyor! Gereksiz ve zararlı şeyleri satmak, reklamlar, moda ve marka sayesin de mümkün oluyor. Ürünlerin kullanım ömrü daha tasarım aşamasında belirleniyor. Mevcut teknolojiyle 50 yıl kullanılabilir bulaşık Makinesi, 60 yıl kullanılabilir bir otomobil üretmek mümkün iken, bulaşık makinesine 10 yıl , otomobile ise 15 yıl ömür biçiliyor. Sanayi kapitalizmi fosil enerjilere (kömür,petrol, doğal gaz) dayanıyor. Sistemin sürdürülebilir olmasi için enerjin ucuz olması gerekir. Ayrıca fosil enerjide bir enerji türü başka bir enerji yerine geçemez. Örneğin, kömür petrolün yerini alamaz. Kapitalizm sınırsız bir büyüme ve genişleme dinamiğine sahip ama, gezegeninin kaynakları sınırlı. Her seferinde daha çok üretmek de doğadan daha çok kaynak çekmek ve daha çok enerji kullanmakla mümkündür. Üretim ve yaşam için enerji petrole dayanıyor. Petrol ikinci dünya savaşı sonrasında başat hale geldi. Örneğin ulaşımın %95’i petrole dayanıyor. Petrol sektöründe iki sorun var; Birincisi petrol rezervlerin azalması; ikincisi üretim zorlaşıyor ve pahalılanıyor. 20.yüzyılın başında enerji dönüşümü 1’e 100’dü. Yani bir birim enerji harcayarak; 100 birim petrol elde ediliyordu. Bu oran günümüzde 1’e 11 düzeyine indi. Biyo-yakıtlarda bu oran 1’e 1- veya 1’e 6. Etenolde 1’e 10, nükleerde 1’e 5, kömürde 1’e 59, Kaya gazında 1’e 1,5, doğal gazda ise bu oran 1’e 10. Rüzgar enerjisinde 1’e 1.6. HES’de verim 1’e 35. Fosil yakıtlar atmosferin ısınmasında yani iklim krizinde ki payı %85 ... Bunun %34 petrol,%28 kömür ve %23’ünü doğal gaz oluşturuyor. Kapitalizm artık yeteri kadar büyüyemiyor. Sosyal kötülükler( işsizlik,yoksulluk, açlık sefalet ve etik yozlaşma) azıyor. Büyürse ‘iklim krizi’ni büyütüyor ki bu bir sürdürülemezlik durumudur. Yani bir uygarlık krizidir, söz konusu olan. Kapitalizm dahlininde bu durumdan çıkmak mümkün değildir. Bu günkü teknolojik düzey veri iken, iki nesil sonra güneş enerjisi fosil ve nükleer enerjinin yerini alabilir ve iklim krizi önlenebilir. Hatta bugün kullanılan enerjinin 4-5 katını üretmek mümkün olabilir. Sürdürülebilir kalkınma, sürdürülebilir büyüme,karbon piyasası, yeşil teknoloji , yeşil enerji,karbon vergisi ... söylemlerin hiçbir kıymet-i Harbiye’si olmadığı anlaşılmıştır. Sorunun çözümünü sermayenin baronlarından, kapitalist devletten, burjuva politikacılarından beklemek gerçeklikle bağdaşmaz. Ekolojik yıkıma ve iklim krizine çözüm, toplumların üretim, tüketim ve yaşam tarzını radikal bir şekilde dönüşümünden geçmektedir. Kapitalizm dahilinde sorunun “çözümü” asla mümkün değildir. Sadece fosil enerjiyi ‘yenilenebilir’ enerjiyle ikame etmekte yetmez. Üretim ve tüketimin de radikal olarak kısılması gerekiyor. Yani ekolojik ayak izini düşürmek gerekir. Üretim kar amacıyla değil de ihtiyaçların karşılanması amacıyla yapılması durumda, gerçekten lüzumlu ve gerekli olanları üretmek mümkün olur. Ezcümle;Bütün bunlar ancak “ Eko-Sosyalizm” de gerçekleşebilir! Eko-Sosyalim dışında çözüm yok. Ya Eko-Sosyalizm ya 6.kitlesel yok oluş!
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.
Facebook Yorum