KÖY ENSTİTÜLERİ, EVRİMİN MÜFREDATTAN ÇIKARILMASI VE ŞERİAT…
16 Nisan 2024, Salı 14:06
100 yıllık Cumhuriyet’in son 22 yılın da Türkiye’yi, Cumhuriyet’in kurucu felsefesinin antitezi olan bir siyasal ideoloji,yani Cumhuriyet’ten rövanş almak ve onu çökertmek isteyen Siyasal İslam yönetti, daha da yönetecek gibi! Türkiye’nin bu noktaya nasıl geldiği sorusunun yanıtı; sermaye düzeninin ve yönetici sınıfının sol düşmanlığın da yatıyor. Cumhuriyet’i sol düşmanlığı, halk düşmanlığı ve antikomünizm yıktı. Sol düşmanlığı ile açılan kapıdan giren gericilik Cumhuriyet’in sonunu getirdi. Köy Enstitüleri’ni kuran Hasan Ali Yücel 5 Aralık 1938’den 5 Ağustos 1946 yılına kadar Milli Eğitim Bakanlığı yaptı. Yücel ne solcu ne de komünistti. Yücel solcu ve komünist değildi ama Cumhuriyetçi, bir Aydınlanmacıydı. Batı hümanist düşüncesinin ve aydınlanma felsefesinin bu topraklarda kök salmasına çok büyük katkı yaptı. Yücel’in Köy Enstitüleri kadar diğer icraatı,1940 yılında bakanlık bünyesinde Tercüme Heyeti’ni kurmasıdır. Bu sayede çoğu, Antik Yunan’dan ,20. yüzyıla uzanan Batı klasiklerinden oluşan 468 kitabı Türkçeye çevrildi. Köy Enstitüleri aydınlanmış yurttaşlar yaratma potansiyelini içinde taşıyordu. “Soğuk Savaş”ın 1946 yılında başlamasıyla Türkiye yönetici sınıfının da Cumhuriyet’e, laikliğe ve aydınlanmaya ihaneti başladı. O yüzden 1946 yılında Hasan Ali Yücel’in görevden alınması,tercüme faaliyetlerinin durdurulması ve Köy Enstitüleri’nin kapatılması tesadüf olmasa gerek. Köy Enstitüleri’nin kapatılmasına Amerikan Emperyalizmiyle yakınlaşma,sol düşmanlığı,okullara din derslerin konulması,imam-hatiplerin,kuran kurslarının yeniden açılması, dinin siyasete geri dönüşü ve sağ ile devlet arasında kurulan antikomünist mutabakat eşlik etti. Köy Enstitüleri’nin kapatılması bağımsızlıktan, laiklikten ve kamuculuktan vaz geçme anlamında geliyordu. O gün başlayan süreç bugün Cumhuriyet’in sonunu getirdi. Bugün devletin tepesinden şeriatı savunan açıklamalar yapılıyor. Öte yandan Erdoğan, tarihsel ve sosyolojik gerçeklere aykırı bir şekilde Islamiyet= şeriat diyebiliyor! Hilafet ve Şeriat talebi normalleştiriliyor. Laiklik savunuculuğu “din düşmanlığı” olarak sunuluyor ve kriminal vaka haline getiriliyor! Köy Enstitüleri’nin kapatılması ve İmam-hatip okullarının açılmasıyla başlayan gericilik bugün eğitim alanında ivmesini arttırarak devam ediyor. Kindar ve dindar nesiller için her şey yapılıyor, tarikat ve cemaatler okullarda cirit atıyor,Diyanet’le protokoller imzalanıyor, küçük çocuklar değerler eğitimi adı altında zehirleniyor. Son düzenleme ile bilimin temeli olan Evrim, müfredattan çıkartılıyor, yerine yaratılış teorisi safsatası geliyor.(Katoliklerin ruhani lideri Papa,Tanrı’nın canlıları evrim yoluyla yarattığını kabul ederken, Molların yönettiği teokratik İran’da evrim okullarda okutulurken Türkiye’de ise evrim okullardan kovuluyor!) Ezcümle; tüm bunların yapılmasının basit bir nedeni var;yoksulluğu yönetmek için cehalete ve cahil bırakılmış kitlelere gereksinim var. Yoksulluğa itiraz edilmemesi ve sömürünün sürmesi için daha çok dinselleşmeye daha çok gericileşmeye, daha çok cehalete ihtiyaç var. Türkiye, bu rejimden ancak Aydınlamayı ve Laikliği savunan bir sınıf mücadelesiyle çıkabilir.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.
Yorumlar
Cemal Nadir Baştürk
16-04-2024 20:32Rahmetli babam ve arkadaşlarına bin selam olsun