LAİKLİK!

 Aklın inançtan, bilimin dinden bağımsızlaşması olan Laiklik,demokrasinin de ön koşuludur. Cumhuriyet olsun ya da olmasın  tüm demokrasiler “laik”tir. Devlet yönetiminde dinin referans alınmaması, devletin inançlar ve inançsızlar karşısında tarafsız olması anlamına da gelmektedir. Laiklik mücadelesi  Avrupa’da on üçüncü yüzyılda başladı ve bir kaç yüzyıl sürdü, sonunda  başarıya ulaştı.Bu sürece  burjuvazinin önemli katkısı oldu.Parasal birikim, burjuvaziyi kilisenin karşısına çıkarıp,daha güçlü kılınca, burjuvazi, toplum yönetimde kiliseden daha fazla söz sahibi oldu. Sonuçta kilise iktidarı kaybetti.Bizde ise burjuvazi esnaf düzeyinde kaldığı ve devletten iş almayı esas iş bellediklerinden Batı’da ki gibi benzeri bir süreç yaşanmadı. İslam Coğrafya’sında bir ilk olan 1923 Devrimi,( bizim 1789’umuz) ruhban sınıfının ( ulema,mollalar, tarikat  ve zaviyelerinin …) etkisini kırdı, Hilafet ve Saltanatı tasfiye  etti. Ardından devlet, hukuk ve eğitim, dinden arındırıldı. Öte yandan 1923 Türk Devrimi,  özcesi kuldan özgür yurttaş yaratma eylemidir. ( Hitit, Bizans ve Osmanlı’dan bu yana yani 3000 bin yıldır kul kültürünün hüküm sürdüğü  bu topraklarda!) Batı’da Kilise zaman,zaman bazı çıkışlar yaparak, eski gücünü yakalamaya  çalıştı, en azından bazı konularda Kiliseden izin alınması için ciddi mücadeleler verdi. Siyaseti etkilemeye ve konumunu sarsan bilimsel araştırmaları engellemeye çalıştı. Ne var ki Kilise,bu mücadelelerin çoğununda kaçınılmaz olarak yenilgiye uğradı. İngiltere kralı 8. Henry’nin karısından boşanmasına  izin vermeyen Katolik Kilise’si güç mücadelesini kaybetti. Henry’ni Anglikan Kilisesi’ni ( Ulusal Kilise) kurdu ve kendisini de Kilisenin başı ilan etti. Aristokrasi’nin büyük kısmı imtiyazlarından vaz geçti ve  burjuvalaştı. . Böylece Katolik Kilisesi İngiltere’yi kaybetmiş oldu. Bu süreç İngiltere’de “Sekülerizm” olarak tanımlanıyor. Fransa’da ise bu süreç çok sert geçti ve sonucunda Katolik Kilise’sinin mal varlıklarına ( Topraklarına) el kondu. 1789 Fransız Devrimi ile Kilise yenildi ve içinde Kral’ında olduğu Aristokrasi  tasfiye  oldu. 1789 Fransız Devrimi’nin temeli laikliktir. ( 1688 İngiliz, 1776 Amerikan, 1917 Ekim, ve 1923 Türk Devrimi’nin de temeli laiktir) Sonuç olarak Kilise kendi sınırlarına çekildi. Kilise güçlü olduğu dönemde Galilei’ye dünyanın dönmediğini söyletti. Darwin ve Marks’ı lanetledi. Başlarda bun yaklaşımlarına destek bulduysa da zamanla o desteği yitirdi. Çünkü bilimsel ilerlemeyi engellemek ve gerçekleri sonsuza kadar saklamak mümkün olmuyor. Nitekim kilise önce Galilei, yakın zamanda da Darwin’i onaylamak zorunda kaldı. Bugün Hıristiyanların yaşadığı ülkelerde Kilise’nin  artık bir iktidar talebi yoktur!  Hıristiyan dünyasında Vatikan dışında teokratik olan başka bir ülke yoktur. İslam dünyasında ise Türkiye dışında laik olan başka bir ülke de yoktu. O da Siyasal İslamcıların 23 yıllar iktidarında yıkıldı ama yerine de teokratik bir rejim kurulamadı! Türkiye, 1946 ( Soğuk Savaş) yılında dinin siyasallaşması(Köy Enstitüleri’nin kapatılması ve İmam-Hatip Okulları’nın açılması)ile başlayan süreç,Siyasal İslamcı AKP döneminde zirve yaptı, Cumhuriyet’in kazanımları tasfiye edildi,devlet, eğitim ve hukuk dinselleşti.     Ezcümle, Türkiye 21.yüzyılda gelişmiş ülkeler arasında yer almak  istiyorsa laikliği referans alarak çocuklarını  bilime yönlendirmek ve devlet işlerinde dini referans almaktan vaz geçmek zorundadır. İslam dünyasında devleti,eğitimi, hukuku dinselleştirdiği yani şeriatla yönetildiği  için gelişmiş tek bir ülke yok!