TEOKRATİK TOTALİTARİZM!      

        
 Teokrasi dine dayalı yönetim biçimi, totalitarizm ise tüm yetkilerin merkezileştiği, devlet ve hükümet yöneticilerine mutlak itaatin beklendiği yönetim biçimidir.  2002 yılında iktidara gelen Siyasal İslamcıların 23 yılda Türkiye’yi getirdikleri yer teokratik totalitarizmin eşiğidir. Birde buna Kleptokrasi (yağma düzeni,bir ülkede iktidarı ele geçiren bir ailenin yada siyasal veya dini grubun, o ülkenin kaynaklarını sistemli olarak soyması…) ve Nepotizmi (adil olmayan eş, dost, akraba kayırmacılığı) eklemek gerekir.  Siyasal İslamın kökleri 150 yıldır sürmekte olan Osmanlı-Türk Modernleşmesi ile Kurtuluş Savaşı ve Kuruluş karşıtlığına kadar gider… Siyasal İslamın temelleri ise “soğuk savaş” döneminde ‘yeşil kuşak’ politikaları ile atıldı. Başka bir söylemle Siyasal İslam bir “soğuk savaş” dönemi imalatıdır! 12 Mart 1971  ve 12 Eylül 1982 Faşist Askeri darbeleri  ile içinde Kemalistlerinde yer aldığı “Solkırım”ları gerçekleştirerek Siyasal İslamcıların önü açtı.  Siyasal İslamcıların bu iki darbeyi destekledikleri biliniyor,sicilleri bu konuda temiz değil!  Öte yandan 1970yılında kurulan “Aydınlar Ocağı” nın geliştirdiği “Türk -İslam Sentezi”  12 Eylül Anayasası’na referans kaynağı  oldu. Bütün bu gelişmeler Siyasal İslamcıları iktidara taşıdı.  2016 yılına kadar Türkiye, Siyasal İslamın iki fraksiyonu olan Milli Görüş ( AKP ve Erdoğan) ve Nurcular (Fethullah Gülenciler) tarafından yönetildi. Siyasal İslamın bu iki fraksiyonu Cumhuriyetin Kazanımlarını tasfiye etmede bir birleri ile yarıştılar. Siyasal İslamın bu iki fraksiyonu Türkiye’yi paylaşamayınca 15 Temmuz darbe girişimi gerçekleşti. Fetullah Güllercilerin 15 Temmuz (2016) darbe girişimi toplumsal kesimlerin desteği ile bastırılınca bu kez  AKP ve Erdoğan ( Milli Görüş)  fırsattan yaralanarak 20 Temmuz darbesini gerçekleştirdiler. Türkiye uzun bir süre olağanüstü hal rejimi ile yönetildi. Bu süreç  Tek Adam Rejimini getirdi.  31 Mart 2024 Yerel Seçimleri yitiren Siyasal İslamcılar  Türkiye’yi ekonomik anlamda tam bir çöküşe sürükledi. Her geçen gün toplumsal desteğini yitiren,  azınlık iktidarına dönüşen Siyasal İslamcılar normal koşullarda yapılacak(eşit,adil…)  bir seçimi kazanamayacakları bildiklerinden 19 Mart Darbesini yaptılar ve en büyük rakibi olan İmamoğlu’nu sözde bir gerekçeyle tutukladılar.  19 Mart darbesi, büyük bir toplumsal direnişe yol açtı ve bu 15,5 milyon yurttaşın oy kullandığı 23 Mart Devrimi’ni getirdi.  Siyasal İslamcıların Milli Görüş kolu 23 yıllık iktidarları sonucu Türkiye’yi Cumhuriyetin kazanımlarının tasfiye edildiği, Kleptokrasi’nin, ve Nepotizm eşlik ettiği ettiği Teokratik Totalitarizmin ( Bu rejimlerde seçimler yapılmaz ya da seçimleri her zaman ezici çoğunlukla iktidardakiler kazanır!) eşiğine getirdi. Siyasal İslamcıların 19 Mart darbesi bu eşiği aşma girişimidir. 150 yıllık Osmanlı-Türk Modernleşmesinin birikimini  taşıyan Cumhuriyetçi Güçler,  19 Mart darbesine, büyük bir toplumsal  direniş ve 23 Mart Devrimi ile yanıt verdi.  23 Mart Devrimi; Türkiye’yi Teokratik  Totalitarzme götürmek isteyen Siyasal İslamcıların iktidardan gitmesi ve  1923 Cumhuriyet’in kazanımlarıda içeren Laik, Demokratik, Sosyal ve Ekolojik yeni Cumhuriyet’in Kuruluşu ile tamamlanacaktır…