Türkiye' de Küçük Çiftçinin Yaşam Mücadelesi
24 AÄŸustos 2024, Cumartesi 14:36
Türkiye'de küçük bir çiftçi olmak, pek çok zorluk ve yaşam mücadelesiyle doludur. Küçük çiftçiler, tarımsal üretimde modernleşme ve büyük ölçekli tarım işletmelerinin yaygınlaşması nedeniyle ekonomik baskılarla karşı karşıya kalmaktadırlar. Aşağıda küçük çiftçilerin karşılaştığı temel zorluklardan bazılarını sıraladım;
1. Ekonomik Zorluklar: Küçük çiftçiler genellikle büyük ölçekli tarım işletmeleriyle rekabet etmekte zorlanırlar. Girdi maliyetlerinin yüksek olması (gübre, tohum, ilaç vb.), pazarlama ve satış zorlukları, düşük kâr marjları, ve borç yükleri gibi finansal sıkıntılar çiftçilerin yaşamını zorlaştırıyor.
2. Pazar Erişimi: Küçük çiftçiler, ürünlerini geniş pazarlara ulaştırmakta zorlanıyorlar. Aracılar nedeniyle ürünlerini düşük fiyatlardan satmak zorunda kalabiliyorlar. Büyük perakende zincirleri ile rekabet etmek de oldukça güçlük çekiyorlar.
3. İklim Değişikliği ve Çevresel Faktörler: İklim değişikliği, aşırı hava koşulları ve doğal afetler küçük çiftçilerin üretim süreçlerini olumsuz etkiliyor. Su kıtlığı, erozyon, toprak kalitesinin düşmesi gibi sorunlar, tarımsal üretimde ciddi düşüşlere neden olabiliyor.
4. Devlet Destekleri ve Politikalar : Devletin sağladığı tarımsal destekler ve teşvikler çoğu zaman yetersiz kalıyor. Ayrıca, bürokratik süreçler ve yeterli bilgiye ulaşma zorlukları küçük çiftçilerin bu desteklerden tam anlamıyla faydalanmalarını da engellyor.
5. Eğitim ve Teknolojiye Erişim : Küçük çiftçiler, modern tarım teknikleri ve teknolojilere erişimde zorluk çekiyorlar. Eğitim eksikliği, verimliliği artırmak için gereken bilgiye ulaşmayı engelliyor. Ayrıca, yeni tarım teknolojilerine yatırım yapmak küçük çiftçiler için oldukça maliyetli oluyor.
6. Sosyal ve Kültürel Zorluklar: Kırsal kesimlerdeki demografik değişimler, genç nüfusun kentlere göç etmesi gibi faktörler, küçük çiftçilerin sosyal yapısını etkiliyor. Ayrıca, tarımın giderek daha az kazançlı bir sektör olarak görülmesi, gençlerin bu alana ilgisini azaltıyor.
Ülkemizde yıllardır uygulanan yanlış politikalar ile küçük çiftçi üretimden çekilerek şehirlere göç ettirilmiştir. Şehirleşme oranımız yıldan yıla yükselerek köylerin boşalmasını sağlayan iktdarlar bunu bir başarı hikayesi olarak göstermişlerdir. Küçük çiftçiyi köylerde tutarak bal kovanlarını oluşturan petek gözleri gibi hem üreterek hemde nüfuzumuzu dengeli dağılımını sağlayarak daha ferah bir yaşama Türk toplumu kavuşabilirdi. Eskiden ekonomik krizler yaşandığında Türk toplumu açlıkla sınanmıyordu. Küçük çiftçiler kışlık, yazlık erzaklarını kendi tarlalarında üretip, ahırlarında yetiştiriyorlardı. Üretikleri bir kısım ürünlerini de şehirlerde yaşayan yakınlarına göndererek, onların da ekonomik kirizi daha az hasarla atlatmalarına yardımcı oluyorlardı. Cumhuriyetin kurulduğu yıllardaki gibi tarım ile sanayi birlikte kurgulayarak destekleyebilseydik, belki bugün bir Konya büyüklüğündeki Hollanda’nın başarılarının çok ötesine geçebilirdik. Ülkemizin tarımının ve toplumunun en temel taşı olan küçük çiftçiyi yok ederek, tarımsal üretimi körleştirdik ve gelişimini yok ettik. Şimdi yavaş yavaş bunun farkına varıldığı görülüyor ama tüpten çıkan diş macunu gibi vatandaşlarımızı köylerine geri döndürüp, tarımı hiç bilmeyen nesillere yeniden öğretip, köylerin cıvıl cıvıl olduğu bir yaşamı kurmanın zorlukarını yaşıyoruz. Teşvikler oluyor ama artık şehir hayatına alışan nesiller köy yaşamına dönmek istemiyor. Küçük çiftçiyi destekleme programları oluşturularak onların yeniden tarımsal üretime dönmeleri sağlayacak politikalar oluştuluması gerekiyor. Gelecekte yaşanması muhtemel gıda krizlerine Türk toplumu olarak güçlü bir şekilde girmeliyiz. Bu çalışmaların yan faydasıda şehirlerde azalan nüfus ile birlikte daha ferah şehirlere kavuşmamız olacaktır.
Bütün bu zorluklara rağmen, küçük çiftçiler Türkiye'nin tarım sektörünün bel kemiğini oluştuyorlar ve kırsal ekonominin devamlılığı için hayati önem taşıyorlar. Ancak bu mücadele, genellikle büyük özveri ve dayanıklılık gerektiriyor. Gençlerimizi tarımın yeni neferleri olarak teşvik ederek tarımsal üretimi acilen gençleştirmemiz gerekiyor. Yoksa ülkemizi gıda güvenliği için hiç kolay yıllar beklemiyor.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.
Facebook Yorum