TÜRKİYE,AKP VE ŞERİAT!
13 Temmuz 2024, Cumartesi 10:542002’de iktidara gelen Siyasal İslamcı AKP ve onun lideri Erdoğan; çeyrek yüzyıla yaklaşan iktidarlarında, “Kurtuluş”(1919) ve “Kuruluş” un(1923) izlerini silmek için ellerinden ne geliyorsa yaptılar ve yapmaya devam ediyorlar.“ Kurtuluş” ve “Kuruluş”; Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde, önce bir yok oluştan kurtuluş, sonra da, Ortaçağ karanlığında yaşayan dinsel bir toplumun, aklın ve bilimin egemen olduğu bir topluma radikal olarak dönüştürülmesi eylemidir. 31 Mart 2024 tarihindeki yerel seçimlerinde büyük oranda oy kaybedip, ikinci parti konumuna düşen Siyasal İslamcı AKP ve Erdoğan;emekli maaşlarını, asgari ücreti artırmayıp,yeni vergilerle toplumun geniş kesimlerini ezerken, diğer taraftan ise demokrasinin önkoşulu olan laikliğin son kırıntılarını da ortadan kaldıran dinselleştirme politikalarının ivmesini arttırarak Türkiye’yi,aklın ve bilimin boğulduğu “Yeni Bir Ortaçağa” sürüklüyor. Üstelik bütün bunları “Normalleşme” koşullarında yapıyor. Umarız bu muhalefetin dikkatinden kaçmaz! Siyasal İslamcılar bütün bunların üstünü örtmek için de “Üçüncü Dünya Savaşı” çıkacağı ve Türkiye’nin bu savaşa hazır olduğu masalını Dış İşleri Bakanı Fidan ve troller aracılığı ile tedavüle sokuyor. Öte yandan, günümüz dünyasında 195 ülke arasında teokrasi ile yöneten çok az sayıda ülke var. (Bu ülkelerin çoğu, “Vatikan” ı saymasak hepsi İslam dünyasın da) İran, Afganistan, Suudi Arabistan bunların başında geliyor. Bugün dünyada din devleti olarak nitelendirilebilecek ülke neredeyse kalmadı denecek kadar az. Çünkü din devleti, teokrasi; laiklik karşıtlığı ile Ortaçağ’da kalmış ilkel bir anlayıştır. Ancak dünyadan ve tarihsel koşullardan kopuk yaşan hale bir din devletini ve teokratik düzeni yaşatmak isteyen ülkeler ( İran, Afganistan, Suudi Arabistan ) ve onun peşinde koşanlar var.( AKP hükümeti ve Erdoğan bu kategoride) AKP ve Erdoğan’ın “Devrimci Laik Cumhuriyeti” yıkma çabalarına rağmen, toplumun önemli büyük bir kesiminin Cumhuriyet Devrimleri’nin kazanımlarını benimsenmesi nedeniyle Türkiye hale bir İran, Afganistan ve Suudi Arabistan düzeyine düşmemiştir. İran, Afganistan, Suudi Arabistan gibi ülkelerde laiklik karşıtı, köktenci, islamcı teokratik düzenler halk desteği ile kurulmamışlardır. Bu ilkel düzenler istisnasız silah zoruyla,baskıyla, zorbalıkla, vahşetle ve despotizmle kurulmuşlardır. Tevrat, İncil ve Kuran gibi semavi dinlere ait kitaplar, yüzlerce, binlerce yıl önce yazılmış kitaplardır. Bu kitaplar yazıldığı tarihsel koşullarda değerlendirilmeli,din, devlet tarafından hiç bir koşulda topluma ve bireye dayatılmamalı, kişilerin özgür iradesine bırakılmalıdır. Öte yandan bazılarını iddia ettiği gibi din=şeriat demek değildir. Dinin hiç değişmeyen inanç ve ibadet boyutu olduğu gibi zamanla değişen şeriat (hukuk) boyutu da vardır. Günümüz dünyasın da Ortaçağ’daki tüm toplumlarda geçerli olan dinsel hukukun( Hıristiyan, Musevi ve İslam şeriatının) yerini büyük 1789 Fransız Devrimi’in kazanımı olan “İnsan Hakları”na dayanan hukuk almıştır! Bunun karşıtı düşünceleri savunanlar tarihsel koşullar yönünden “evrimleşemediklerinden” yok olmaya mahkumdurlar. Ezcümle; Türkiye 200 yıldır sürdürmekte olan, modernleşme ( Çağdaşlaşma) yolculuğuna devam istiyorsa, ivedi olarak Siyasal İslamcı AKP ve onun lideri Erdoğan’dan bir “erken seçimle” kurtulmak zorunda. Türkiye ancak o zaman “normalleşebilir” !
Not; Siyasal İslamcı AKP iktidarı, Türkiye’nin 200 yıllık modernleşme( Çağdaşlaşma) tarihin de bir yol kazası ve “soğuk savaş” döneminin imalatıdır!
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.
Facebook Yorum