ÜNİVERSİTE VE AKADEMİSYENLER      

   Türkiye’de 129’u devlet,75’i vakıf olmak üzere toplam 205 üniversite var. Modern üniversiteler Orta Çağda, Avrupa’da 11.yüzyılda ortaya çıkmaya başladı. İdeolojik referansları teolojiye (dine) dayanıyordu. Batı Avrupa’da ilk üniversite İtalya’nın Kuzeyinde 1088 yılında Bolonya’da kuruldu. Bolonya’da kurulan üniversiteyi 1215’de Sorbonne (Fransa),1243’de Cambridge(İngiliz) 1386’da Heidelberg (Almanya) Üniversiteleri izliyor ve giderek sayıları artıyor.     Müslüman Coğrafyada ve Osmanlı İmparatorluğunda ise medreseler,tekkeler ve zaviyeler var. Üniversiteler Kapitalist Üretim Tarzının ortaya çıkmasıyla (18.yüzyıldan itibaren) köklü değişikliğe uğruyor ve Burjuvazinin çıkarlarıyla uyumlu hale getiriliyorlar. O tarihten sonra dine(teolojiye) dayana eğitimin yerini rasyonel(Akılcılık) eğitim alıyor. Kimin aklına dayandığı ise pek sorgulanmıyor.  Osmanlı İmparatorluğunda Batı modeline uygun ilk kurulan  üniversite ise Darülfünün.(1863)Darülfünün’nun,   yerini 1933 Üniversite reformuyla İstanbul Üniversitesi alıyor.1934 yılında Ankara Üniversitesi kuruluyor…Üniversiteler retorikte ,her türlü düşüncenin,özgürce/sınırsızca tartışıldığı, yeni fikirlerin yeşerdiği,evrensel bilginin üretildiği ve öğretildiği kurumlardır. Realite ise hiç bir zaman söylendiği gibi değildir. Üniversiteler retoriğin söylediği gibi olsaydı dünya bugün bu halde olur muydu! İnsanlık açlık,yoksulluk,sefalet ve ekolojik yıkımla karşı karşıya kalır mıydı hiç. Tarih sahnesine çıktıklarından beri üniversiteler hiçbir zaman ilerici düşüncenin odakları olmadılar. Her zaman sınıfların çıkarlarının bekçiliğini yaptılar. Sermayenin ihtiyacı olan yetişkin işgücünü ve kapitalist devletin çarklarını döndürecek kadroları yetiştirdiler. Resmî ideoloji üreten kurumlar olmanın ötesine geçemediler.  Türkiye’de üniversiteler Batı’daki üniversitelerin kötü bir kopyasıdır. Türkiye’de üniversiteler hiçbir zaman üniversite tanımına uygun kurumlar olmadılar. Bizde üniversiteler resmî ideolojinin en çok savunulduğu kurumlardır. Özgür düşünce ve radikal eleştiri en büyük tehlike sayılır. Türkiye’de gerçek anlamda hiçbir zaman üniversite olmadı ama her zaman çok az olsa da,üniversiteyi üniversite yapan akademisyenler vardı. Bugün de var… Gerçek üniversite sermayeden ve Burjuva devletten bağımsız kurumlardır. Üniversiteler Kapitalizm çağında ekonomik işleve koşuldular. Neoliberal küreselleşme çağında üniversiteler diploma ticareti yapan,ticarethaneler, kapitalist işletmeler haline geldiler. Çağımızda teknik bilim, kar etmenin ve savaşın hizmetinde… Sosyal bilim de burjuvazinin egemenlik sistemini meşrulaştırıp-dayatmanın hizmetinde.             Türkiye’de taşrada açılan üniversiteler tarikat ve cemaatlerin etkisinde. Gerçek anlamda üniversite olmaya en yakın kurum olan Boğaziçi Üniversitesi tarumar edildi. Üniversitelerimiz Cumhuriyet tarihinde en büyük darbeyi Siyasal İslamcı AKP ve onun lideri Erdoğan; iktidarı döneminde yedi. Büyük bir beyin göçü gerçekleşti. Yüzlerce akademisyen üniversiteden atıldı. Maalesef  bu tabloyu akademisyenlerin, kimisi sevinçle, kimisi ise korkuyla seyretti.. Akademide yaşananlarda, ortalama  üniversite öğretim üyesi kafasının, memur kafasında olmasının payı büyük…