Yargıdan Istrancaları sevindiren 3 karar
01 Haziran 2022, Çarşamba 10:03Trakya ülke topraklarının 33 te biri. Yani %3 lük bir kısmı. Ancak ülke nüfusunun Yaklaşık %20 si burada yaşıyor. Yapılan planlarla nüfus sayısının daha da artması planlanıyor. O kadar çok plan yapıldı ki. Plan yapıldıkça Trakya kaybediyor. Ormanını, topraklarını, sularını kaybediyor.
Trakya’nın daha fazla varlık kaybetmesinin önüne geçmek için yaklaşık 10 yıl önce Trakya Platformu kuruldu.
Kuruluş Amacı;Trakya'nın bir bütün olarak ekolojik, kentsel, doğal, çevresel, tarihsel, sosyal, kültürel değerleriyle birlikte korunması ve gelecek kuşaklara ve zamanlara taşınabilmesi hepimizin yaşamsal varlık sebebi olduğundan, Trakya'nın değerlerinin, varlıklarının talan edilmesine, ranta açılmasına, hukuka, bilime ve kamu yararına aykırı planlanmasına, sağlıklı ve dengeli bir çevre ve kent yaşamının yok edilmesine, zarar görmesine karşı Trakya’da mücadeleyi bütünlüklü sürdürebilmek, iletişim ve dayanışma da bulunmak, birlikte çalışmalar yürütmek, toplumsal bilinç ve duyarlılığı arttırmak ve kurumsal hale getirmek için kurulmuştur..
Kuruluş ilkelerimizi benimsemiş bileşenlerimize Bilim ve Hukuk desteği vererek bölgemizi savunmaya devam ediyoruz.
Bileşenlerimiz olan Kırklareli Kent Konseyi Çevre Meclisi ve DOKU derneğinin öncülüğünde Kırklareli sınırlarında Istranca ormanlarında açılmak istenen madencilik faaliyetlerine karşı yerelde yaşayanlar ile birlikte, Özellikle de köy muhtarlarının öncülüğünde verilen hukuk mücadelesi sonucunda kazanan Koruköy-Kuzulu-Çukurpınar köyleri oldu. Istrancalar oldu.
Koruköy Patlatmalı Kalker Kırma eleme tesisi ÇED OLUMLU, Çukurpınar patlatmalı Dolomit Kırma eleme tesisi ÇED OLUMLU , Kuzulu ÇED GEREKLİ DEĞİLDİR kararlarına yargı DUR dedi.
Onbinlerce ağaç milyonlarca canlıya hayat vermeye devam edecek..
Aslında Istrancalarda verilen yaşamı savunma mücadelesi sadece il sınırlarında ki yaşam alanlarını kapsamıyor. İstanbulun suyu buradan gidiyor. Havası buradan gidiyor. Ergene Havzası yeraltı suyu besleme alanı buralar. Ergene’nin doğduğu kaynaklar burada. Ergene yeniden hayata dönecekse, kaynakları her şart koşulda kayıtsız şartsız korumak gerekiyor.
Ergene Trakya’nın tek akarsuyu. Ve bu akarsuyun beslediği verimli topraklar.. Türkiyenin, hatta Avrupanın bile en önemli çökeltme havzalarından birisiYDİ. Ergene artık yok. Akarsu, Akarsıvı haline geldi. Türkiye’de ki pirinç ihtiyacını karşılayan Ergene Havzası plansız yapılaşmalar uğruna yok edildi.
İlgili Bakanlıklarca Ergene Havzası koruma eylem planı hazırlandı.
Ergene'yi korumanın ilk ve temel şartı kaynakları korumaktır. Kirli sanayi ve kaynaklar üzerinde faaliyet gösteren onlarca taş ocağı bu kaynakları yok edecektir. Kaynaklar yok edilirse, Ergeneyi temizlemeye de gerek kalmayacak. Kaynaklar üzerinde yapılan patlatmalar ile su kaynakları yok ediliyor.
Kaynaklar üzerindeki sektörel dağılım. İşte bu yüzden Ergene öldü.
Kuzulu-Koruköy-Çukurpınar köylerine açılmak istenen maden ocakları için verilen mücadele aynı zamanda Ergeneyi yeniden yaşama döndürmek için verilen bir mücadeledir.
Çünkü üzerinde yaşadığımız bu bereketli topraklar, Istrancalardan gelen su ve hava ile binlerce yıldır tüm canlıların yaşam kaynağı. Burayı yok etmek yaşamı yok etmektir.
Trakya topraklarında M.Ö. 6400 yılında yerleşik tarıma geçiliyor. Aşağıpınar kazılarında ortaya kondu. Bundan yaklaşık 8500 yıl önce tarım yapılan topraklar ve meralar üzerine Cezaevleri, Mülteci merkezleri, Fabrikalar, AVM ler, TOKİ ler, Ormanlarına RES ler, Maden ocakları yaparak geleceğimizi yok ediyoruz
Bu verimli havzayı ve toprakları yok ettiğimiz için, Bugün buğday, mercimek, nohut hatta saman ve otu ithal eder hale geldik. Üstelik ithal ettiğimiz bu ürünlerin bir çoğunun gen kaynağı Türkiye..
Karar vericilere bir daha sesleniyoruz. Bugün söz hakkı olmayan gelecek nesilleri de düşünerek karar verin. Sizden sonra yaşayacak olan onlardır. Onların yaşam alanlarını yok etmeye hiç kimsenin hakkı yok. Onlar bunu hak etmiyor.
Her planı, her projeyi mevzuata, genelge ve yönetmeliklere göre yapsanız da, ÇED olumlu, ÇED gerekli değil, deseniz de, Doğa bu planlardan anlamaz. Tüm planları sellerle, heyelanlarla, fırtınalar ile yok eder geçer.
Biz dünyayı bir an ferahlayınca hatırlıyoruz. “Oh be dünya varmış “ diyoruz. Ama dünya her geçen gün daha kötüye gidiyor. Tahribat bu şekilde devam ederse “bir varmış, bir yokmuş” demeye az kaldı Milyonlarca yıldır, yaşam kaynağı olan doğal varlıklarımızı korumak ve gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakmak için her şart ve koşulda yaşamı ve yaşam alanlarımızı savunmaya devam edeceğiz
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.
Facebook Yorum